Bir Osmanlıca cilt veya el yazması seçiniz
Cildin içinden bir kitap seçiniz
Bölüm
Save as PDF
-- Önce bir cilt veya el yazması seçiniz --
1665 ALİ BEY'in el yazması - Eski Ahit (Tevrat, Zebur v.s.)
1665 ALİ BEY'in el yazması - Yeni Ahit (İncil)
1666 İncil-i Mukaddes, terc. W.Seaman
1669 Ali Bey'in musıki mezmurları
1819 Yeni Ahit (İncil), terc. Ali Bey, haz. J.D. Kieffer
1827 ESKİ AHİT, haz. J.D. Kieffer
1827 YENİ AHİT (İncil), haz. J.D. Kieffer
1852 Tekvin ve Zebur, haz. Türabi Efendi
1857 Yeni Ahit (İncil), terc. Türabi Efendi ve J.W. Redhouse
1866 Yeni Ahit (İncil), terc. Selim Efendi ve W. Schauffler
1868 Mezamir, terc. Selim Efendi ve W.Schauffler
1876 İşaya, terc. Selim Efendi ve W. Schauffler
1877 Tevrat - terc. Selim Efendi ve W. Schauffler
1886 KİTAB-I MUKADDES - Eski Ahit (Tevrat, Zebur v.s.)
1886 KİTAB-I MUKADDES - Yeni Ahit (İncil)
Errata 1665 - Ali Bey'in el yazmasından
Tekvin 1739, terc. Ali Bey, haz. N. Şröder
-- Bir kitap seçiniz --
Tevrat 1 - Berâyyâ (Yaratılış)
Tevrat 2 - Hurûc (Çıkış)
Tevrat 3 - Leviyyîn (Levililer)
Tevrat 4 - Adâd (Sayılar)
Tevrat 5 - Tevrat el-Müsenna (Yasa'nın Tekrarı)
Yoşe (Musa'nın halefi)
Hakimler
Rut (Davut'un soyu)
1. Samuel (Davutname)
2. Samuel (Davutname)
1. Krallar (Süleymanname, İlyasname)
2. Krallar (Elyesa ve Yeşayaname)
1. Tarihler
2. Tarihler
Ezra
Nehemya
Ester
Eyûb
Zebur : Mezamir 1 (Mezmurlar 1-41)
Zebur : Mezamir 2 (Mezmurlar 42-72)
Zebur : Mezamir 3 (Mezmurlar 73-89)
Zebur : Mezamir 4 (Mezmurlar 90-106)
Zebur : Mezamir 5 (Mezmurlar 107-150)
Emsal-i Süleyman
Vaiz-i Süleyman
Süleyman'ın Ezgisi
İşaya Peygamber (1.- 39. bölüm)
İşaya Peygamber (40.- 66. bölüm)
Yermiya Peygamber
Yermiya'nın Ağıtları
Hezekiel Peygamber
Daniyal Peygamber
Hoşe Peygamber
Yoel Peygamber
Amos Peygamber
Obadya Peygamber
Yunus Peygamber
Mika Peygamber
Nahum Peygamber
Habakkuk Peygamber
Sefaniya Peygamber
Hagay Peygamber
Zekeriya Peygamber
Malaki Peygamber
—Apokrif Kitapları—
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
Metnin birebir çevrimi aşağıdadır. Altları çizili kelimelere tıklayarak notları görebilirsiniz.
Diller
Özel harfler
Eyyûb
Evvelki bâb
1
1
ʿÛs
vilâyetinde bir âdam var idi • ȯnuŋ adı
Eyyûb
idi • ol âdam kâmil ve doğru ve
Allah
dan korkar hem yaramazlıkdan gerỉ çekilir
kimesne
idi
2
ȯŋa yedi oğul üç kız doğdủlar
3
yedi biŋ koyunuŋ sürűsü var idi ve üç biŋ deve beşyüz çift öküz ve beşyüz sıpa hem
ʿayâl
i katı çok ve ol âdam cümle şark oğullarından ziyâde büyük idi
4
ve oğulları varıp herkes ȯnda kendỉ kendinde ziyâfet
ėderlerdi
ve gönderip üç kız karındaşlarını
bile
yemeḡe ve içmeḡe
çığır
lardı
5
bu kez oldu ki ziyâfetiŋ devri tamâm oldukdan soŋra Eyyûb gönderip onları
takdîs
ėderdi ve sabâhdan kalkıp cümle onlarıŋ ʿadedince
zebîha
lar {zebh} ėderdi zîrâ Eyyûb der idi ki belki oğullarım günâh ėtdiler ve kalbinde
Taŋrı
hakkına küfür söylediler •
cemîʿ eyyâm
da Eyyûb böyle ėderdi
6
ve bir gün oldu ki
Taŋrı melekleri Allah Teʿâlânıŋ huzûrunda
durmağa geldiler • Şeytân dahi aralarına geldi
7
ve Allah Teʿâlâ Şeytâna dėdi ki nereden gelỉrsin • Şeytân dahi Allah Teʿâlâya cevâb vėrip dėdi ki yeri dolaşmakdan ve içinde gezişmekden gelỉrim
8
ve Allah Teʿâlâ Şeytâna dėdi ki kulum Eyyûb üzerine
ıttılâʿ
ėtdiŋ mi ki yerde ȯncılayın kâmil ve doğru ve Allahdan korkar ve yaramazlıkdan gerỉ çekilir âdam yokdur
9
Şeytân dahi Allah Teʿâlâya cevâb vėrip dėdi ki Eyyûb Allah Teʿâlâdan müftden mi korkar
10
sen ȯŋa ve ȯnuŋ evine hem cümleye nesi varise
dolay yaŋa
havlî
yi çekmediŋmi • elleriniŋ işine bereket vėrdiŋ ve sürüsü yerde çoğaldı
11
ammâ gel şimdi eliŋi sal ve cümle nesi varise dokun da gör saŋa yüzüŋe küfür söylemez mi
12
bu kez Allah Teʿâlâ Şeytâna dėdi ki işte her nesi varise eliŋde olsun ancak kendỉye eliŋi salmayasın
pes
Şeytân Allah Teʿâlânıŋ huzûrundan çıkdı
13
ve bir gün oldu ki Eyyûbüŋ oğulları ve kızları ilk doğmuş karındaşınıŋ evinde yeyip şarâb içerlerdi
14
ve Eyyûba bir haberci gelip dėdi ki öküzler cift sürer iken ve sıpalar kendỉ yerlerinde otlar iken
15
Sebâ
âdamları akın ėdip onları aldılar ve oğlanları
tîġ-i burân
ile urdular ancak saŋa haber vėrmek içỉn yalıŋız ben kurtuldum
16
o dahi söyler iken bir ġayrı gelip dėdi ki Taŋrınıŋ âteşi göklerden düşdü ve sürűyű hem oğlanları yakıp onları telef eyledi ancak saŋa haber vėrmek içỉn yalıŋız ben kurtuldum
17
bu dahi söyler iken bir ġayrı gelip dėdi ki
Kesdânî
ler üç bölük kurdular da develer üzerine yürüdüler ve onları aldılar hem oğlanları tîġ-i burân ile urdular ancak saŋa haber vėrmek içỉn yalıŋız ben kurtuldum
18
o dahi söyler iken bir ġayrı gelip dėdi ki oğullarıŋ ve kızlarıŋ ilk doğmuş karındaşınıŋ evinde yeyip şarâb içer iken
19
işte
beriyye
ötesinden bir ʿazîm
rûzigâr
gelip ol eviŋ dört
köşe
lerini urdu ki oğullar üzerine yıkıldı da öldüler ancak saŋa haber vėrmek içỉn yalıŋız ben kurtuldum
20
o zamân Eyyûb kalkıp kaftânını yırtdı ve başını kırkdı da yere düşdü hem secde eyledi
21
ve dėdi ki anamıŋ karnından çıplak çıkdım ve oraya çıplak döneceḡim • Allah vėrdi de Allah aldı • Allah Teʿâlânıŋ ismi
mütebârek
olsun
22
bu cümle ile Eyyûb günâh ėtmedi ve Taŋrıya
nâ-sezâ
söz vėrmedi ¤
İkinci bâb
2
1
Ve bir gün oldu ki
Taŋrınıŋ melekleri Allah Teʿâlânıŋ huzûrunda
durmağa geldiler ve Şeytân dahi gelip Allah Teʿâlânıŋ huzûrunda durmak içỉn aralarında geldi
2
ve Allah Teʿâlâ Şeytâna dėdi ki nereden gelỉrsin • Şeytân Allaha cevâb vėrip dėdi ki yeri dolaşmakdan ve içinde gezişmekden gelỉrim
3
Allah Teʿâlâ dahi Şeytâna dėdi ki kulum Eyyûb üzerine
ıttılâʿ
ėtdiŋ mi ki yerde ȯncılayın kâmil ve doğru ve Allahdan korkar ve yaramazlıkdan gerỉ çekilir âdam yok ve şimdi dahi kendỉ
kemâl
ini tutar
eḡerçi
beni ȯnuŋ üzerine
tahrîz
ėtdiŋ ise ki ȯnủ sebebsiz helâk ėdem
4
Şeytân dahi cevâb vėrip dėdi deri yerine deri ve bir âdamıŋ her nesi var ise kendỉ cânı içỉn vėrir
5
ammâ gel şimdi eliŋi sal da ȯnuŋ kemỉḡine hem ȯnuŋ etine dokun da bak saŋa yüzüŋe küfür söylemez mi
6
pes
Allah Teʿâlâ Şeytâna dėdi ki işte kendỉ dahi eliŋde olsun ammâ cânını sakla
7
Şeytân dahi Allah Teʿâlânıŋ huzûrundan çıkdı ve Eyyûbü yavuz uyuzluk ile ayağı tabanından tâ
depe
sine dek urdu
8
o da kendỉye bir saksı pâresini ȯnuŋla kaşınmak içỉn aldı ve kendỉsi göl içinde otururdu
9
ve
ʿavrat
ı ȯŋa dėdi ki dahi sen kemâliŋi tutarsın • Taŋrıya küfür söyle de öl
10
ol ȯŋa dėdi ki delỉleriŋ birisi söylediḡi gibi söylersin •
belî
Allah Teʿâlâdan íyỉliḡi kabûl ėdelim de kemliḡi kabûl ėtmeyelim {mi} • bu cümle ile Eyyûb kendỉ dudakları ile günâh ėtmemiş
11
pes
Eyyûbüŋ üç dostları bu cümle ȯŋa vâkiʿ olan belâyı işidip herkes kendỉ yerinden geldi • Elifâz Temânî ve Bildâd Sûhî hem Sofâr Nâʿamânî cümlesi ȯŋa taʿziye ve tesliye içỉn gelmeḡe
tergim
ėtdiler
12
ve ırakdan gözlerini
re
f
ʿ
ėdip ȯnủ bilmediler • bu kez âvâzlarını kaldırıp ağladılar ve herkes kendỉ kaftânını yırtıp başlarına toz saçdılar göklere atarak
13
ve ȯnuŋla toprakda yedi gün ve yedi gėce oturdular da ȯŋa söz söyler kimse yok idi zîrâ gördüler ki ağrı pek büyük idi ¤
Üçüncű bâb
3
1
Bundan soŋra Eyyûb ağzını açıp kendỉ gününe
söḡ
dü
2
ve Eyyûb
çığır
ıp dėdi ki
3
Keşki doğduğum gün yok olmuş olaydı
ve ol gėce ki erkek tevlîd olundu dėnildi
4
keşki ol gün karaŋlık olsa idi
Allah Teʿâlâ
ȯnủ yukarᵼdan istemeyip
üzerine nûr
şaʿşaʿa
ėtmese idi
5
zulümât
ve ölüm gölgesi ȯnủ
nâpâk
ėtse idi
üzerine bulut sâkin olup
günüŋ
sâm yeli
ȯnủ
rehb
eylese idi
6
ol gėceyi duman kaplasa idi
yılıŋ günleri arasında sevinip
aylarıŋ hisâbına girmese idi
7
işte ol gėce yalıŋız olup
içinde
ırlayış
girmese idi
8
günlere söḡenler ȯŋa söḡsünler
onlar ki yaslarını kaldırmağa hâzırlardır
9
âhşâmınıŋ yıldızları
müteġayyîm
olsunlar
ziyâ
ya katlana da yoğ ola
seheriŋ taŋlarını görmesin
10
ki karnımıŋ kapᵼlarını kapamadı
ve gözlerimden zahmeti saklamadı
11
niçỉn ana rahminden çıkıp ölmedim
ve karından çıkdığımda vefât ėtmedim
12
niçỉn baŋa dizler ve emmek içỉn memeler sunuldu
13
zîrâ şimdi yatırdım ve râhat ėderdim
uyurdum da o zamân baŋa huzûr olurdu
14
pâdişâhlar ve yeriŋ vezîrleri ile
ki kendỉlerine harâbeleri binâ ėderlerdi
15
yâhûd altuna mâlik
evlerini gümüş ile dolduran beḡler ile yatırdım
16
ya niçỉn düşek gibi
ve nûru görmemiş
küççük
ler gibi olmadım
17
orada zâlimler
ruʿb
ėtmeden vâz geçerler
ve orada kuvvetden kalmışlar râhat ėderler
18
esîrler bile istirâhat ėdip
zabtcı
nıŋ âvâzını işitmezler
19
küççük ve büyük ve efendisinden âzâdlı kul ȯndadır
20
niçỉn zahmetliye ziyâ
ve cân acılarına
hayvât
vėrir
21
ki ölümü katlanırlar da yok
ve ȯnủ de
f
înelerden artᵼk ararlar
22
ki mezârı bulduklarında şen olup
ibtihâc
ile sevinirler
23
niçỉn ziyâ vėrir
şul
âdama ki ȯnuŋ yolu gizlỉdir
ki Allah Teʿâlâ ȯnủ her çevreden kapladı
24
zîrâ
etmeḡ
imden evvel âhım gelỉr
ve kükremelerim sular gibi akarlar
25
zîrâ korkduğum korkuya uğradım
ve ėtdiḡim
havf
baŋa vâkiʿ oldu
26
rėfâhiyyetim yokdur ne râhatım ne huzûrum var
zîrâ
ıztırâb
geldi ¤
Dördüncű bâb
4
1
Ol Elifâz Temanî cevâb vėrip dėdi ki
2
Saŋa söylemeḡe başlasak gücüŋe gelỉr mi
ammâ sözü menʿ ėtmeḡe kim
kâdir
3
işte niçeleri terbiye ėderdiŋ
ve gevşek elleri pekişdirirdiŋ
4
seniŋ sözleriŋ
üftâde
leri kaldırırlardı
ve çökmüş dizleri pekişdirirdiŋ
{Aşağıdaki kısım yani Eyyûb 4:5-7:21c kısmı Ali Bey'in elyazmasından eksik olduğundan 1827 yılı baskısından alınmıştır}
5
şimdi ise bu saŋa geldikde gücüŋe gelỉr
saŋa isâbet ėtdikde şaşdıŋ
6
takvâŋ ümîdiŋ ve yollarıŋıŋ
kemâl-i rûh
uŋ deḡilmidir
7
kerem eyle hâtırıŋa getỉr
kanġı
günâhsız helâk oldu
ve
müstakîm
ler nerede
munkarız
oldular
8
nice gördüm ki yaramazlığı sürenler
ve fesâdı ekenler ȯnủ biçerler
9
Allah
ıŋ nefesinden helâk olurlar
ve burnunuŋ rûhundan telef olunurlar
10
arslanıŋ bağrışı ve
esed
iŋ âvâzı
ve arslan yavrularınıŋ dişleri
münkesir
lerdir
11
arslan
şikârsız
helâk olur
ve dişi arslanıŋ yavruları dağılır
12
ben ise ġâʾibden baŋa söz geldi
ve kulağım ȯnuŋ fısıldısını
ihsâs
eyledi
13
gėce rüyâlarınıŋ
efkâr
ında
insânlar üzerine uyuku ġâlib oldukda
14
baŋa
cezaʿ ü fezaʿ
vâkiʿ oldu
ki cümle
kemỉk
lerimi korkutdu
15
ve bir rûh yüzüm öŋünde geçdi
cesed
imiŋ kılları yukarᵼ kaldırıldı
16
durdu ammâ çehresini
teşhîs
ėtmedim
gözlerimiŋ öŋünde bir sûret var idi
ve
nesîm
gibi bir ses işitdim ki dėdi ki
17
Allahdan ziyâde insân sâdık olur mu
âdam kendỉyi yapandan ziyâde pâk olur mu
18
işte kendỉ kullarına iʿtimâd ėtmez
ve
melik
lerini dahi
taġlît
ėder
19
kanda
kaldı çamur evlerinde sâkin olanlar
ki onlarıŋ temeli toprakdadır
ve güveden gibi telef olunurlar
20
sabâhdan âhşâma dek
sahk
olunurlar
kimse hâtıra komayıp ebeden zâyiʿ olurlar
21
hâssiyetleri onlardan
menkûl
deḡilmidir
ölürler ammâ hikmet ile deḡil ¤
Beşinci bâb
{Eyyûb 4:5-7:21c kısmı Ali Bey'in elyazmasından eksik olduğundan 1827 yılı baskısından alınmıştır}
5
1
Çağır saŋa cevâb vėrir kimse var mı
ve
mukaddes
leriŋ
kanġı
sına
teveccüh
ėdersin
2
çün ġazab deliyi öldürür
ve hased
ebleh
i helâk ėder
3
köklenen deliyi gördüm
ammâ tîz ȯnuŋ meskenine bed duʿâ eyledim
4
ȯnuŋ oğulları selâmetden ırakdır
kapᵼda döḡülürler ve kurtarıcı yokdur
5
ȯnuŋ biçinini aç
kimesne
yer
ve ȯnủ dikenler arasında kapar
ve ȯnuŋ mâl ve
menâl
ini hırsız yutar
6
zîrâ yaramazlık toprakdan çıkmaz
ve yerden
ıztırâb
bitmez
7
eḡerçi
insân ıztırâb içỉn doğarsa
kuşlar yükseḡe uçmak içỉn oldukları gibi
8
tahkîk
ben Allaha
tevekkül
ėderim
ve sözlerimi Allaha deyvėririm
9
ki
tefahhus
olunmaz ʿazîm nesneler
ve hisâbsız ʿacâʾib ėder
10
ki yer yüzü üzerine yağmur vėrir
ve sahrâlar üzerine sular gönderir
11
ki alçakları yüksek yere
vazʿ
ėder
ve yaslıları
halâs
içỉn
mürtefiʿ
ėder
12
zeyrekleriŋ tedbîrlerini dağıdır
ki elleri bir nesne ėdemeyeler
13
ʿulemâyı kendỉ zeyrekliḡiyle
giriftâr
ėder
ve
fâsid
leriŋ
raʾin
i ibtâl ėder
14
gündüzűn karaŋlığa uğrarlar
ve öyleyin gėcede gibi
lems
ėderler
15
ammâ o muhtâcı kılıcdan
onlarıŋ ağzından ve zorbazıŋ elinden kurtarır
16
böyle fakîre ümîd vardır
ammâ yaramazlık kendỉ ağzını kapar
17
işte ne mutlu ol âdama ki ȯnủ
Allah
teʾdîb
ėder
imdi
ʿAlâ Külli Şeyʾi Kâdir
iŋ teʾdîbîni
tahkîr
eyleme
18
zîrâ o
mecrûh
ėder ve sarar
yaralar ve ȯnuŋ elleri
oŋuld
urur
19
altı musîbetlerde seni kurtaracakdır
ve yedincisinde dahi saŋa belâ isâbet ėtmez
20
kaht
de seni ölümden
tahlîs
ėdecekdir
ve cenkde kılıcıŋ elinden
21
diliŋ
tâziyâne
sinden
muhte
f
î
olursun
ve harâb geldiḡi vakitde ȯndan korkmayacaksın
22
harâba ve
şiddet-i kaht
e güleceksin
ve yeriŋ hayvânâtından korkmayacaksın
23
zîrâ sahrânıŋ taşları ile
ʿahd
iŋ olur
ve sahrânıŋ hayvânâtı saŋa barışıklı olurlar
24
ve bilỉrsin ki çâdırıŋda selâmet var
ve meskeniŋi ziyâret ėdersin
ve murâdıŋdan mahrûm olmazsın
25
ve bilỉrsin ki zürriyetiŋ çok
ve nesliŋ yeriŋ otu kadar olur
26
tamâm kocalıkda mezâra gireceksin
buğday çaçı kendỉ vaktinde yığıldığı gibi
27
işte bunủ teftîş eylediŋ ve böyledir
ȯnủ diŋle ve kendỉŋ içỉn bil ¤
Altıncı bâb
{Eyyûb 4:5-7:21c kısmı Ali Bey'in elyazmasından eksik olduğundan 1827 yılı baskısından alınmıştır}
6
1
Ve Eyyûb cevâb vėrip dėdi ki
2
Keşki benim hiddetim
bir-hoş
vezne konulsa
ve
meşakkat
imi mizânda berâber kaldırsalar
3
zîrâ hâlen deryânıŋ kavminden ziyâde ağır olurdu
ȯnuŋ içỉn
nutk
um tutuldu
4
çün
ʿAlâ Külli Şeyʾi Kâdir
iŋ okları içimdedir
ve cânım zehirlerini içer
ve
Allah
ıŋ ahvâli üzerime saflar bağlarlar
5
yabân eşeḡi otlủğuŋ yanında aŋırır mı
ya öküz yemgeliḡiniŋ yanında bağırır mı
6
tatsız nesne tuzsuz yenilir mi
yumurta ağıtda tat var mı
7
cânım dokunmakdan
ibâ
ėtdiḡi nesneler
baŋa elemli
taʿâm
lar oldular
8
keşki
matlûb
um geleydi
ve Allah baŋa
recâ
ėtdiḡimi vėreydi
9
ve Allah istese ve beni
sahk
eyleye
elini boşatsa ve beni
katʿ
eyleye
10
bu dahi baŋa
tesliyye
olur
eḡerçi
ağrıdan yanarsam ve baŋa merhamet ėtmezse de
ki
Kuddûs
uŋ kelimâtını
ihfâ
etmedim
11
kuvvetim nedir ki tahammül ėdeyim
ve soŋum nedir ki cânımı uzadayım
12
kuvvetim taşlar kuvveti gibi midir
ve etim
nuhâs
dan mıdır
13
öyle deḡilmi ki artık bende dermân yokdur
ve tesellî benden kovuldu
14
erimişe dostdan merhamet gerek idi
ammâ o ʿAlâ Külli Şeyʾi Kâdirden korkmasını bırakdı
15
karındaşlarım baŋa
seyl
gibi
ve
dere
lerde taşkın seyller gibi hıyânet ėtdiler
16
ki buzdan bulanıklardır ve içlerinde kar gizlenir
17
ki harâret vaktinde kurulurlar
ıssındıklarında yerinden
muzmahill
olurlar
18
yolundan
sebîl
leri saparlar
hîçe çıkıp fânî olurlar
19
Teymân
yolcularınıŋ kērvânları onlara bakdılar
Sebâ
kâfile
leri onlara ümîd tutdular
20
ümîd tutdukları içỉn utandılar
onlara vardıklarından
hicâlet
çekdiler
21
zîrâ hâlen yok olduŋuz
musîbetimi gördüŋüz ve korkduŋuz
22
ben dėdim mi ki baŋa vėriŋ
ve rızkıŋızdan baŋa
pîşkeş
vėriŋ
23
ve beni düşmanıŋ elinden kurtarıŋ
ve beni zorbazlarıŋ elinden
halâs
eyleyiŋ
24
baŋa öḡrediŋ ve ben sükut ėdeceḡim
ve ne yaŋıldım ise baŋa aŋladıŋ
25
doğru sözler ne
kavî
dir
ammâ siziŋ âzârlamaŋız ne fayda ėder
26
ancak âzârlamak içỉn sözleriŋiz var mı
ve
meʾyûs
uŋ sözleri yeldir sanırmısıŋız
27
yetim üzerine üşersiŋiz
ve dostuŋuza çukur kazarsıŋız
28
imdi hâlen lütf ėdip baŋa bakıŋ
huzûruŋuzda yalan söylersem
29
imdi dönüŋ ʿadâletsizlik olmasın
dönüŋ derim ben bu şeyde sâdıkım
30
benim dilimde ʿadâletsizlik var mı
dimâğ
ım fâsid nesneleri
ihsâs
ėtmez mi ¤
Yedinci bâb
{Eyyûb 4:5-7:21c kısmı Ali Bey'in elyazmasından eksik olduğundan 1827 yılı baskısından alınmıştır}
7
1
İnsânâ yer üzerinde cenk zamânı yokmudur
ve ȯnuŋ günleri ırġâdıŋ günleri gibi deḡilmidir
2
nice ki kul gölgeyi ârzûlarsa
ve ırġâd kendỉ işiniŋ ücretine
muntazır
ise
3
böyle dahi baŋa fenâ aylar mîrâsa vėrilmişdir
ve zahmetli gėceler baŋa hâzırlanmışdır
4
yatdığım zamân derim ki ne zamân kalkarım
ve gėce ne zamân geçer
ve tâ sabâha dek çabalanmakdan yorulurum
5
benim etim kurdlar ile ve tozuŋ süpüründűsü ile gíyinmişdir
derim çatladı ve eridi
6
günlerim
cullâh
mekîḡi
nden çevikerek oldu
ve ümîdsiz kalıp telef olundular
7
yâd eyle ki hayâtım yel gibidir
ve gözüm tekrâr hayrı göremez
8
beni görmüşüŋ gözü beni görmeyecekdir
gözleriŋ baŋa olsa ben artık bulunmam
9
bulut dağılıp
nâ-bûd
olduğu gibi
böyle dahi mezâra inen artık çıkamaz
10
artık evine dönmez
ve ȯnuŋ mekânı ȯnủ artık bilmez
11
ben dahi ağzımı menʿ ėtmeyip
rûhumuŋ müzâyakasında söyleyeceḡim
cânımıŋ acılıḡında
şekvâ
ėdeceḡim
12
ben deŋiz mi ya ada balığı mıyım
ki üzerime muhâfazayı korsun
13
eḡer dėr isem döşeḡim beni
tesliyye
ėder
ve yatağım şekvâmı biraz
teskîn
ėder
14
o zamân beni düşler ile korkudursun
ve rüyâlar ile şaşırırsın
15
şöyle ki cânım
hunâk
ı
ihtiyâr
ėder
ve ölümü kemỉklerimden ziyâde ister
16
bî-zâr
oldum dâʾimâ yaşamam
benden vâz gel çün günlerim
hebâ
dır
17
âdam nedir ki ȯnủ taʿzîm ėdesin
ve ȯnủ hâtırıŋa getỉresin
18
ve ȯnủ her sabâh ziyâret ėdip
her ânda deŋeyesin
19
niceye dek benden vâz gelmezsin
ve beni koyủvėresin ki tükrüḡümü yudasın
20
günâh ėtdim saŋa nice ėdeyim ėy âdam hâfızı
niçỉn beni kendỉŋe
uğrak
içỉn koduŋ ki kendỉme yük oldum
21
niçỉn günâhımı ʿafv ėtmezsin
ve yaramazlığımı götürmezsin
çün hâlen toprakda
{Yukarıdaki kısım yani Eyyûb 4:5-7:21c kısmı Ali Bey'in elyazmasından eksik olduğundan 1827 yılı baskısından alınmıştır}
yatacağım ve beni arayacak olursaŋ ben bulunmam ¤
Sekizinci bâb
8
1
Ȯndan Bildâd Sûhî cevâb vėrip dėdi ki
2
Niçe bir
bunları söylersin
ve ağzıŋıŋ
kelimât
ı
rîh-i şedîd
gibi olur
3
Taŋrı kendỉ hükmünü
ihbât
ėdermi
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
ʿadl
i ihbât ėdermi
4
eḡer oğullarıŋ ȯŋa günâh ėtdiler ise
o da onları ʿisyânları içỉn kodu
5
eḡer sen Taŋrıyı taleb ėderseŋ
ve ʿAlâ Külli Kâdire niyâz ėderseŋ
6
eḡer sen sâdık ve doğru olursaŋ
tahkîk
o
fi'l-hâl
üzeriŋe íylik eyleye
uyanır ve seniŋ
sıdk
ıŋıŋ meskenini mükemmel eyler
7
hem seniŋ evveliŋ az ola
ammâ soŋuŋ pek çoğala
8
zîrâ gel evvelki
ʿasr
ı sor
ve babalarınıŋ
iftihâs
ına kendỉŋi hâzırla
9
çün biz dahi dünkileriz ve bilmeziz
vaktâkim
günlerimiz yer üzerinde gölge gibidir
10
onlar saŋa öḡredip dėmezlermi
ve kendỉ kalbinden
kelimât
ı çıkarmazlarmı
11
balçıksız
saz
bitermi
ot susuz büyürmü
12
henüz tâzeliḡinde iken
koparılmadın
her otdan evvel kurur
13
Taŋrı unutmuşlarıŋ yolları da böyledir
ve mürâʾîleriŋ ümîdi zâyiʿ olur
14
ki ȯnuŋ ümîdi kesilir
ve ȯnuŋ iʿtimâdı örümcek evi gibidir
15
evine dayana ve o durmaya
ȯŋa yapışa da
kâʾim
olmaya
16
ammâ sâdık güneşiŋ öŋünde
radîb
ola
ve ȯnuŋ
fidân
ı bâğçeniŋ üzerine çıka
17
ȯnuŋ kökleri
buŋar
ıŋ yanında sarmaşılır
ve taşlar arasında peklenir
18
bir kimse ȯnủ yerinden koparırsa
ve ȯnủ inkâr ėdip seni görmedim derse
19
işte ȯnuŋ
hayvât
ınıŋ
sürur
u bu ola
ve ol toprakdan ġayrı çıka
20
işte Taŋrı kâmili tahkîr ėtmez
ve
şerrîr
leriŋ
destgîr
i olmaz
21
dahi o ağzıŋı gülmekle
ve dudaklarıŋı
ibtihâc
ile doldura
22
seniŋ
kînekâr
larıŋ
şerm
i gíyeler
ve fâsıklarıŋ çâdırı artᵼk yok ola ¤
Dokuzuncủ bâb
9
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Hakkan
bilỉrim ki böyledir
ve âdam ne yüzden Taŋrı yanında
tasdîk
olabilir
3
eḡer ȯnuŋla çekişmek istese
ȯŋa biŋden birine cevâb vėremez
4
kalbi ʿâlim ve kuvvetde
cebbâr
dır
ȯnuŋ karşᵼsına
serd
söyleyen kimdir ki
berhûrdâr
ola
5
şul
kimseniŋ karşᵼsına ki dağları koparır da bilmezler
onları ġazab ile dönderen kimdir
6
arzı kendỉ yerinden
tahrîk
ėder de ȯnuŋ direkleri ditrerler
7
güneşe buyurur da doğmaz
ve yıldızları
hatm
ėder
8
ki yalıŋız gökleri yayar
ve deŋiz üstlerine basar
9
ol ki
râmihi sühâyı ve ülkeri
ve cenûbuŋ
halvet
lerini yapar
10
ol ki ʿazametler işler de
istidrâk
olunmaz
ve ʿacâʾibler ki hisâbı yokdur
11
işte öŋümde geçer de görmem
ve
mürur
ėder de ȯnủ
seçmem
12
işte
hatf
ėderse ȯnủ kim dönderir
ȯŋa kim diyebilir ki ne işlersin
13
Taŋrı
kendỉ ġazabını döndermez
gurûra
muʿîn
ler ȯnuŋ altında çökerler
14
kanda
kaldı ki ben ȯŋa cevâb vėrip
ȯnuŋla
mahzâ
sözler kullanam
15
sâdık bile olsun cevâb vėremeyem
hâkimime niyâz ėdeyim
16
çığır
sam da baŋa cevâb vėrse
inanmayam ki âvâzımı diŋlemiş ola
17
zîrâ beni kasırġa ile
sahk
eyledi
ve yaralarımı sebebsiz çoğaltdı
18
beni soluğumu almağa koyuvėrmeyip
acılıklardan doyurur
19
eḡer kuvvetde derseŋ işte
kavî
dir
ve eḡer hükümde baŋa kim kefâlet ėder
20
eḡer sâdıkda olursam ağzım beni
mücrim
ėder
kâmil olsam beni fâsık bildirir
21
kâmil olsam kendỉ kendỉmi bilemem
hayvât
ımdan ikrâh ėderim
22
hep birdir ȯnuŋ içỉn dedim ki
kâmili ve fâsıkı
ifnâ
ėden odur
23
eḡer
deḡenek
ise tez öldürür
beni günâhsızlarıŋ
mihnet
ine güler
24
yer fâsıkıŋ eline vėrildi
ki hâkimleriniŋ yüzünü örter
bunủ ėden Taŋrı deḡil ise imdi kimdir
25
ve dahi benim günlerim ulakdan ha
f
îfirekdir
kaçdılar ve íyliḡi görmediler
26
kartal yeyeceḡe uçduğu gibi
ebe
gemileri ile geçdiler
27
eḡer şikâyetimi unudayım
hiddetimi koyayım kuvvetleneyim dersem
28
cümle derdlerimden korkarım
bilỉrim ki beni
ibrâr
ėtmezsin
29
ben fâsık isem niçỉn
sömeḡe
çalışayım
30
eḡerci kar suları ile
yun
sam
ve ellerimi sâbûn ile pâk ėtsem
31
yine de beni mezâra batırırsın
ve benim esvâbım benden
ikrâh
ėdecekdir
32
zîrâ benim gibi âdam ȯŋa cevâb vėremez
ve hükümde berâber
murâfaʿa
olamaz
33
aramızda fasl ėder yokdur ki ikimiziŋ üzerine elini koya
34
üzerimden deḡeneḡini kaldıra idi
ve ȯnuŋ korkusu beni şaşırmaya idi
35
söylerdim ve korkmazdım
zîrâ o hâlde kendỉ kendỉmde deḡilim ¤
Onuncủ bâb
10
1
Cânım
hayvât
ımdan usandı
şikâyetimi üzerimden bırağayım
cânımıŋ acısıyla söyleyeyim
2
Taŋrı
ya diyeyim ki üzerime hükm ėtme
baŋa bildir niçỉn benimle çekişirsin
3
saŋa íyỉ gelỉrmi ki zulm ėdesin
ve elleriŋiŋ zahmetini redd ėdesin
hem fâsıklarıŋ
müşâvere
sini ziyâlandırasın
4
sende beşer gözleri mi var
âdam gördüḡü gibi mi görürsün
5
günleriŋ insân günleri gibi midir
ve seneleriŋ âdam günleri gibi midir
6
çün kabâhatlerimi ararsın
ve günâhlarımı suʾâl ėdersin
7
bildiḡiŋdir ki kabâhat ėtmedim
yine de eliŋden kurtarır yok
8
seniŋ elleriŋ beni düzdüler
koşdular da beni her tarafdan yıkarsın
9
gel
yâd
eyle ki beni balçık gibi yapdıŋ
ve beni toprağa döndereceksin
10
işte beni süd gibi süzdüŋ
ve beni peynir gibi oyundurduŋ
11
baŋa deriyi ve eti gíydirdiŋ
ve beni kemỉkler ve siŋirler ile örtdüŋ
12
hayvât
vėrip benimle ihsân eylediŋ
ve seniŋ ziyâretiŋ rûhumu
hıfz
eyledi
13
ammâ sen bunları kalbiŋde sakladıŋ
ben ise bilỉrim ki bu mağlûmuŋdur
14
günâh ėtdim ise beni nişânladıŋ
ve günâhlarımı
tehlîl
ėtmediŋ
15
eḡer kem ėtdim ise vây baŋa
ve eḡer sâdık isem de başımı kaldıramam
(16) çün ʿayb ile tokum
ve musîbetimi görürüm
16
(17) baş kaldırsam da arslan gibi avlarsın
hem dönüp benimle ʿacâʾibler ėdersin
17
(18) yaralarıŋı üzerime yeŋilersin
ve benimle hiddetiŋi çoğaldırsın
nevbet
li ʿaskerler üzerime gelỉr
18
niçỉn beni rahimden çıkardıŋ
ölmüş olurdum ve göz beni görmezdi
19
vücud
u yok imiş gibi ölürdüm
ve karından mezâra götürülürdüm
20
benim günlerim az deḡilmidir
diŋlen imdi ve benden vâz geç de biraz kuvvetleneyim
21
zulümât
ıŋ yerine ve ölüm gölgesine gitmemden evvel
ki oradan dönmek yokdur
22
dumana beŋzer karaltınıŋ yerine ölüm gölgesine ki onda nizâm yok
ve aydınlık ise duman gibidir ¤
On birinci bâb
11
1
Sofâr Naʿamâtî dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Çok sözlüye cevâb vėrilmez mi
ve dilbâz kimesne sâdıkmı olur
3
seniŋ gevezelikleriŋ âdamları sükut ėtdirir mi
sen
istihzâ
ėtdikde kimse seni utandırmasın mı
4
dėdiŋ ki dînim pâkdir
ve nazarıŋda
tâhir
im
5
ammâ
Taŋrı
söylemeḡe
ve seniŋle dudaklarını açmağa isteyeydi
6
ve saŋa hikmetiŋ
esrâr
ını beyân ėdeydi ki zâta göre iki katdır
bilirdiŋ ki günâhlarıŋ içỉn Taŋrı seni unutmuşdur
7
Taŋrınıŋ
ġavr
ına ėrermisin
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
iŋ
künh
ine yetişirmisin
8
ȯnuŋ hikmeti göklerden
aʿlâ
dır ne eylersin
cehennemden deriŋirekdir nice bilesin
9
ȯnuŋ ölçűsü yerden uzun
ve deŋizden enlỉrekdir
10
bozarsa ya kaparsa ya
cemʿ
ėderse
ȯŋa kim
mâniʿ
olur
11
zîrâ âdamlarıŋ bâtıllığını o bilỉr
ve kabâhatleri gördükde
mukayyed
olur
12
ammâ
hâlî
âdam yüreklenir
ve vahşî
himâr
ıŋ
kuduğ
u gibi doğar
13
eḡer sen kalbiŋi hâzır ėdip
ȯŋa eliŋ ayalarını uzadaydıŋ
14
ve kabâhat eliŋde ise ȯnủ
tebʿîd
ėdeydiŋ
hem fesâdı çâdırıŋda
iskân
ėtmeyeydiŋ
15
o zamân yüzüŋü lekeden pâk kaldırırdıŋ
ve kavî olup korkmazdıŋ
16
zîrâ sen zahmeti unudasın
ve onları geçmiş suları gibi aŋasın
17
hem saŋa öyleden
rûşen
vakit kalka
ziyâlanasın ve sabâh gibi olasın
18
ve ümîd olmağla emîn olasın
hem çâdırıŋı kurasın de emînlik ile yatarsın
19
ve yatır iken seni
korkudan
olmaya
hem çoğu saŋa yalvaralar
20
ammâ fâsıklarıŋ gözleri eksileler
ve onlara
melceʾ
yok olup ümîdleri cân çekişmek ola ¤
On ikinci bâb
12
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Hakkan siz bir halksıŋız ki siziŋle hikmet ölecekdir
3
benim de siziŋ gibi ʿaklım var
ben sizden alçak deḡilim
ve buncılayın nesneleri kim bilmez
4
dostuna gülünc olan kimesne gibi oldum
ki
Taŋrı
ya
çığır
ır da ȯŋa cevâb vėrir
sâdık ve kâmil
madheke
olur
5
ayak sürçmesine yakın olan
refâhiyetliniŋ
zuʿm
unda
eksi
gibi
mahkûr
dur
6
yağmacılarıŋ çâdırları
devlet
dedir
ve Taŋrıyı
tahrîş
ėdenlere emînlikler var
çün onlarıŋ eline Taŋrı istediḡini düşürür
7
ammâ gel
behîme
lere sor da onlar saŋa öḡredeler
ve havâ kuşuna da o saŋa haber vėre
8
ya yere söyle de saŋa öḡrede
ve deŋiz balıklarına da saŋa deyivėreler
9
bu cümlelerden
kanġı
sı bilmez ki
bunủ Allah Teʿâlânıŋ eli ėtmişdir
10
ki her diriniŋ cânı
ve her insân etiniŋ rûhu ȯnuŋ elindedir
11
dimâğ
taʿâm
ı tatdığı gibi
kulak dahi sözleri diŋmez mi
12
hikmet kocalarda
ve idrâk günleriŋ uzunluğundadır
13
hikmet ve kuvvet ȯnuŋladır
meşvere
ve idrâk ȯnuŋdur
14
işte yıkar da yapılmaz
âdama kapar da açılmaz
15
işte suları
alıkor
da kururlar
ve onları salıvėrir de yeri devirirler
16
kuvvet ve hikmet ȯnuŋladır
yaŋılan ve yaŋıldan ȯnuŋdur
17
müşîr
leri soyulmuş gezdirir
ve hâkimleri dîvâne ėder
18
pâdişâhlarıŋ
bend
ini çözer
ve onlarıŋ bellerinde kuşağı bağlar
19
beḡleri soyulmuş gezdirir
ve cebbârları
sernigûn
ėder
20
fasîhlerden
belâġat
ı giderir
ve kocalarıŋ ʿaklını alır
21
şürefâ
üzerine hakâreti döker
ve kuvvetlileriŋ kuşağını
gevşeldir
22
deriŋleri karaŋlıkdan keşf ėder
ve ölüm gölgesini aydınlığa çıkarır
23
ümmetleri çoğaldır ve onları bozar
ümmetleri dağıdır ve
ʿavdet
ėtdirir
24
yer kavminiŋ başlarınıŋ ʿaklını alır
ve onları yolsuz
beriyye
de yaŋıldır
25
karaŋlıkda aydınlıksız
lems
ėdip giderler
ve onları sarhoş gibi yaŋıldır ¤
On üçüncű bâb
13
1
İşte gözüm bunları hep gördü
kulağım işitdi ve aŋladı
2
siz bildiḡiŋiz gibi ben dahi bildim
ben sizden alçak deḡilim
3
elbette ben
ʿAlâ Külli Kâdir
e söylemek
ve Taŋrı ile
mübâhese
ėtmek dilerim
4
ammâ siz yalanıŋ düzücülerisiŋiz
cümleŋiz bâtıl tabîblersiŋiz
5
nolaydı
bi'l-külliyye
sükut ėdeydiŋiz de size hikmet yerine olurdu
6
geliŋ
ʿitâb
ımı diŋleyiŋ
ve dudaklarımıŋ
muʿâraza
larını
istimâʿ
eyleyiŋiz
7
Taŋrı içỉn yaramazlık söylemek
ve ȯnuŋ içỉn
hudʿa
yı
tekellüm
ėtmek
8
hâtırını gözetmek
Taŋrı içỉn çekişmek size düşer mi
9
íyỉmidir ki sizi teftîş eyleye
âdama renk olduğu gibi ȯŋa renk mi ėdersiŋiz
10
tahkîk
sizi âzârlar
eḡer tenhâda hâtır gözedirseŋiz
11
ȯnuŋ fazîleti sizi şaşırmaz mı
ve ȯnuŋ
tahvîf
i üzeriŋize düsmez mi
12
ezkâr
ıŋız kül misâlleri
yukardan söylediḡiŋiz balçık depeleri gibidir
13
sükut ėdip benden vâz geçiŋ de ben söyleyeyim
ve her ne olursa baŋa gelsin
14
ne diyẻ dişlerim ile etimi koparayım
ve cânımı elimiŋ ayasında koyayım
15
işte beni öldürürse de katlanmam
nihâyet ȯnuŋ huzûrunda yollarımı
teʾdîb
ėdeyim
16
o da baŋa kurtuluş ola
zîrâ fâsık ȯnuŋ huzûruna gelmez
17
sözümü
bir-hoş
ca diŋleyiŋ
ve beyânım kulaklarıŋızda olsun
18
işte hâlen hakkımı tertîb üzere söylesem
bilirmi ki sâdık olurum
19
benimle çekişecek kimdir
zîrâ şimdi sükut ėtsem ölürüm
20
hemân benimle iki şey ėtme
o zamân huzûruŋdan gizlenmeyem
21
eliŋi üzerimden ırak ėdip
seniŋ
fezaʿ
ıŋ beni şaşırmasın
22
çığır
da ben cevâb vėreyim
ya ben söyleyeyim de baŋa cevâb vėr
23
benim yaramazlıklarım ve günâhlarım ne kadardır
baŋa ʿisyânlarımı ve hatâlarımı bildir
24
niçỉn yüzüŋü gizlersin
ve beni kendỉŋe düşman sayarsın
25
deprenmiş yaprağı ufaklarmısın
ve kuru çöpü
ıtrâd
ėdermisin
26
ki üzerime acılıklar yazarsın
ve oğlanlıklarımıŋ yaramazlıklarını baŋa mîrâs ėtdirirsin
27
hem ayaklarımı bukağᵼya
korsun
cümle
sebîl
lerimi gözedirsin
ayaklarımıŋ izlerinde ayaklarıŋı basarsın
28
ve o çürük ağac gibi
ya güve yemiş esvâb gibi eskir ¤
On dördüncű bâb
14
1
ʿAvratdan doğan âdam kısa ʿömürlü ve
ıztırâb
ile tokdur
2
çiçek gibi çıkar ve kesilir hem gölge gibi kaçıp durmaz
3
yine de bunuŋ gibi
kimesne
üzerine gözleriŋi açarsın
ve beni kendỉŋ ile hükme götürürsün
4
nâpâk
den pâki kim ėdebilir
hîç kimse ėdemez
5
çünki günleri
mukarrer
ve aylarınıŋ ʿadedi sendedir
hem haddlerini koduŋ da onlardan ilerỉ geçmeye
6
üzerinden dön de diŋlensin
tâ ücretli gibi kendỉ gündeliḡini edâ ėdinceye dek
7
zîrâ ağacdan ümîd var
eḡerçi kesilse yine de yeŋilenir ve fidânı eksik olmaz
8
kökü yerde kocarsa da
ve ȯnuŋ kütüḡü toprakda
ifnâ
olursa da
9
suyuŋ
râyiha
sından
filis
lenir
ve
fidân
gibi dallanır
10
ammâ insân zebûnlanıp ölür
ve âdam cân vėrdikden soŋra
kanda
dır
11
sular deŋizden gitdiḡi
ve ırmak kurup
mücevvef
olduğu gibi
12
böyle dahi âdam yatır da kalkmaz
tâ gökler bozulmayınca uyanmazlar
ve
uyhu
sundan
müteyakkaz
olmaz
13
keşki beni mezârda saklayasın
ve beni gizleyesin tâ hiddetiŋ dönünce
baŋa müddet koyup beni aŋayadıŋ
14
âdam ölse dirilirmi
cümle müddetimiŋ günlerinden
tâ
taġyîr
im gelinceye dek bekleyeyimmi
15
beni çığırsaŋ ben de saŋa cevâb vėrsem
elleriŋiŋ ʿamelini taleb ėdermisin
16
zîrâ şimdi adımlarımı sayarsın
ve günâhımıŋ ʿazâbını
taʿvîk
ėtmezsin
17
benim ʿisyânım kėsede mühürlüdür
ve yaramazlıklarım üzerine dikiş eylediŋ
18
hakkan
nice ki düşen dağ yıkılırsa
ve kaya kendỉ yerinden koparsa
19
hem sular taşları ufaklayıp
taşkınlıkları yeriŋ toprağını götürürse
âdamıŋ ümîdini dahi böyle yok ėtdirirsin
20
dâʾimâ onda kuvvetli olursun
yüzünü deḡişdirerek gider ve ȯnủ kırasın
21
oğulları
müfahhir
olursa bilmez
ve
ednâ
olurlarsa onlara
takayyüd
ėtmez
22
ancak ȯnuŋ eti kendỉ içỉn elem çeker
ve cânı kendỉ içỉn yas tutar ¤
On beşinci bâb
15
1
Elifâz Temânî dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
ʿÂlim olan
hevâʾî
cevâb vėrir mi
ve karnını şark yeli ile doldurur mu
3
fâʾidesiz söz ile
ve netîcesiz
tekellümât
ile mücâdele ėder mi
4
hakkan sen takvâyı ibtâl ėdersin
ve
Taŋrı
öŋünde duʿâyı eksildirsin
5
tahkîk ağzıŋ kabâhatiŋi gösterir
çün hîlekârlarıŋ dilini
ihtiyâr
eylediŋ
6
seniŋ ağzıŋ seni kem çıkarır ben deḡilim
ve dudaklarıŋ üzeriŋe şehadet ėderler
7
Âdemden evvel mi doğduŋ
ve bayırlardan
mukaddem
mi
cebl
olunduŋ
8
Taŋrı
nıŋ sırrını mı işitdiŋ
ya hikmeti yanıŋa mı
kabz
eylediŋ
9
ne bilỉrsin ki biz bilmeyeviz
ne aŋlarsın ki o bizde olmaya
10
aramızda pîr hem kocamân
ve babaŋdan ihtiyâr yaşlılar da var
11
Taŋrı
nıŋ
tesliye
leri saŋa azmıdır
yanıŋda
mah
f
î
söz var mı
12
ne nesne saŋa göŋlűŋü alır
ve gözleriŋ ne
remz
ėderler
13
ki rûhuŋu Taŋrı üzerine dönderip
ağzıŋdan
kelimât
çıkarasın
14
âdam nedir ki pâk ola
ve ʿavratdan doğan ne ki
tasdîk
oluna
15
işte
mukaddes
lerine
iʿtikâd
ėtmez
ve ȯnuŋ gözlerinde gökler pâk deḡiller
16
kanda
kaldı ki mekrûh ve
mahkûr
âdam
ki yaramazlığı su gibi içer
17
diŋle beni saŋa deyivėreyim
ve gördüḡümü saŋa hikayet ėdeyim
18
şul nesneyi ki ʿulemâ rivâyet eylediler
ve babalarından alıp gizlemediler
19
ki yalıŋız ȯnlara yer vėrildi
ve onlarıŋ ortasında ġarîb geçmedi
20
fâsık cümle
eyyâm
ında ʿazâb çeker
ve zâlime yıllarıŋ az ʿadedi saklandı
21
korkularıŋ sedâsı ȯnuŋ kulaklarındandır
ȯŋa selâmetde harâbcı gelecekdir
22
karaŋlıkdan döneceḡine inanmaz
ve dâʾimâ her yerden kılıcı gözedir
23
etmek
nerededir diyẻ dolaşır
bilir ki karaŋlıklarıŋ günü elinde hâzırdır
24
derd ve
meşakkat
ȯnủ şaşırır
cenge hâzır pâdişâh gibi üzerine peklenir
25
zîrâ Taŋrınıŋ elini üzerine uzatdı
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
e karşᵼ peklendi
26
üzerine boynuyla
arkalı kalkanlarınıŋ kalıŋlığıyla yürüdü
27
zîrâ yüzünü kendỉ yağıyla örtdü
ve yanları üzerinde buruşuklar ėtdi
28
ve harâb şehirlerde hem
maʿmûr
deḡil evlerde sâkin oldu
ki yığınlara hâzır idiler
29
zengîn olamaz ve ȯnuŋ varlığı sâbit olmaz
hem onlarıŋ
kemâl
i yerde
memdûd
olmaz
30
karaŋlıkdan ayrᵼ gitmez
ȯnuŋ fidânını ʿalev kuruda ve ağzınıŋ nefesiyle zâyiʿ ola
31
mazlûl
olan
kimesne
bâtıllığa inanmasın
zîrâ bâtıllık ȯŋa
tebeddül
olacakdır
32
ecel günü gelmezden kesile
ve ȯnuŋ dalları yeşillenmeye
33
asmanıŋ
koruğu
gibi koruğu koparıla
ve
zeytûn
çiçeḡi gibi bırağıla
34
zîrâ
mürâʾî
leriŋ cemʿiyyeti vîrân ola
ve rüşvetcileriŋ çâdırlarını âteş yaka
35
çün zahmeti
habl
ėderler ve zulmü doğururlar
hem onlarıŋ
batn
ı hîleyi hâzırlar ¤
On altıncı bâb
16
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Bunuŋ gibi nesneleri çok işitdim
cümleŋiz
sakîl
tesliye
cilersiŋiz
3
hevâʾî
sözler hîç
düken
irmi
ya söylediḡini ne ile isbât ėdersin
4
ben de sizcileyin söylerdim
eḡer cânıŋız cânımıŋ yerinde olaydı
üzeriŋize sözler yığardım
ve karşᵼŋıza başımı salardım
5
sizi ağzım ile pekişdirirdim
ve dudaklarımıŋ tesellîsi elemiŋizi
re
f
ʿ
ėderdi
6
eḡer söylersem elemim re
f
ʿ olunmaz
ve
ferâġat
ėdersem benden ne kadar gider
7
hakkan şimdi beni yorultdu
cümle tâʾifemi harâb eylediŋ
8
ve beni buruşdurduŋ ki derdime şâhid oldu
arıklığım üzerimde zâhir olup yüzümde şehadetlik eyler
9
ȯnuŋ ġazabı beni kapdı ve baŋa
ʿadâvet
eyledi
üzerime dişlerini kıcırdatdı
düşmanım üzerime gözlerini keskin gösterdi
10
karşᵼma ağzını açdılar
hakâret ile çeŋelerime urdular
üzerime
bile
cemʿ
oldular
11
Taŋrı beni fâsıka teslîm eyledi
ve beni yaramazlarıŋ ellerine düşürdü
12
râhatlı idim de beni kırdı
ve boynumu tutup beni dardağan eyledi
hem beni kendỉye hedef içỉn nasb ėtdi
13
ȯnuŋ atıcıları baŋa dolaşdılar
böḡrek
lerimi yardı ve baŋa merhamet ėtmedi
ödümü yere dökdü
14
mükerrer-i kesret
ile beni
teksîr
eyledi
üzerime cebbâr gibi yürüdü
15
cildim üzerine çûlu dikdim
ve boynuzumu toprak ile buladım
16
yüzüm ağlamadan çamurlu gibi oldu
ve göz kirpỉklerim üzerinde ölüm gölgesi var
17
zulüm ellerimde olmamağla duʿâm pâkdir
18
ėy yer kanımı örtme ve feryâdıma yer olmasın
19
ve şimdi işte tanığım gökde ve şâhidim yücelerdedir
20
musâhib
lerim ėy dostlarım
gözüm
Taŋrı
ya yaşlar damladır
21
keşki âdama Taŋrı ile muhâkeme ėtmek
kâbil
olaydı
benî âdem
e yoldaşı ile olduğu gibi
22
çün hisâb seneleri geliyor
ve dönmeyeceḡim
sebîl
e gitmek gereḡim ¤
On yedinci bâb
17
1
Rûhum bozuldu günlerim
söyün
dü mezârlar baŋa hâzır
2
müstehzî
ler yanımdadır
gözüm onlarıŋ
iġtizâb
ları ile gėceler
3
gel seniŋle baŋa ke
f
îl ko
kimdir ki elime el dokuşdura
4
vaktâki onlarıŋ kalbini ʿakıldan
pinhân
eylediŋ
ȯnuŋ içỉn onları yücelemeyesin
5
kim ki
temelluk
içỉn yoldaşlar arasında hükm ėderse
ȯnuŋ oğullarınıŋ gözleri
ifnâ
olalar
6
beni kavimlere mesēl içỉn durdurdu
ve beni dâvul ile âşikâre gezdirdi
7
ve ġazabdan gözüm
kamaş
dı
hem cümle
aʿzâ
m gölge gibi oldu
8
bunuŋ üzere doğrular hayrân kalalar
ve
bî-günâh
kimesne mürâʾî üzerine uyana
9
ammâ sâdık kendỉ yolunda sâbit kadem ola
ve elleri pâk
kimesne
kuvvet artıra
10
imdi hepiŋiz dönüŋ ve lütf ėdip gelmeŋ
araŋızda bir hekîmi bulamazmıyım
11
günlerim geçdi
fikirlerim kalbimiŋ niyyetleri koparıldı
12
gėceyi güne dönderdiler
karaŋlıklarıŋ ardınca
ziyâ
yakındır
13
eḡer katlanırsam mezâr evim olur
ve döşeklerimi karaŋlıklarda döşedirim
14
mezâra babamsın
ve kurda anam ve kız karındaşımsın dėdim
15
şimdi ümîdim
kanda
dır
ve umduğumu kim görebilir
16
mezârıŋ dibine inerler
çün cümleniŋ
bile
râhatı toprakdadır ¤
On sekizinci bâb
18
1
Bildâd Sûhî dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Niçe bir
sözleri
düketmez
siŋiz
evvel aŋlayıŋ ȯndan söyleşelim
3
niçỉn
behîme
gibi sayılırız
ve gözleriŋizde mekrûh oluruz
4
sen ki cânıŋı ġazab ile kıyarsın
seniŋ içỉn yer bırağılır mı
ve kayalar kendỉ yerinden
menkûl
olur mu
5
hem fâsıklarıŋ nûru
ve ȯnuŋ âteşiniŋ kığılcımı
ziyâ
vėrmeye
6
çâdırında nûr karaŋlana
ve çırâğı ȯnuŋ yanında
ıtġâ
oluna
7
kuvvetiniŋ adımları dar olalar
ve ȯnuŋ
müşâvere
si kendỉyi yıka
8
zîrâ ayakları ile ağa atıla
ve ağıŋ üzerine geze
9
kemend topuğuna yapışa
yağmacı üzerine ġalîb ola
10
ȯnuŋ ipi yerde
ve tuzağı
sebîl
üzerinde gizlỉ ola
11
her tarafdan ȯnủ şaşkınlıklar şaşıra
ve ȯnủ bozġunluk ile kaçıralar
12
ȯnuŋ evlâdı aç ola
ve
meşakkat
yanına hâzır ola
13
ölümüŋ evveli ȯnuŋ derisiniŋ dallarını yeye
aʿsâlarını
bile
yeye
14
iʿtimâdı çâdırından koparıla
ve ȯnủ ölü şaşkınlığı götüre
15
ȯnuŋ olmayacak çâdırında sâkin ola
meskeni üzerine kibrît saçıla
16
altından kökleri kurủnalar
ve üzerinden dalları kesile
17
ȯnuŋ
zikr
i yerden ġâʾib ola
ve sokâkda ȯŋa ad olmaya
18
ȯnủ nûrdan
zulmet
e itivėreler
ve ȯnủ
meskûn
dünyâdan kovalar
19
oğlu yok ola ne kavminde oğul oğlu
ne meskenlerinde bâkî kimesne ola
20
halef
ler ȯnuŋ günü üzerine
mütehayyir
olalar
ve
selef
ler korkuyu çekeler
21
hakkan
fâsıkıŋ meskenleri bunlardır
ve Taŋrıyı bilmeyeniŋ yeri budur ¤
On dokuzuncủ bâb
19
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Niçe bir
cânıma elem vėrirsiŋiz
ve beni
suhan
lar ile
sahk
ėdersiŋiz
3
artᵼk on kerre beni ʿayıbladıŋız
utanmazmısıŋız ki baŋa
muʿânede
ėdersiŋiz
4
ammâ tut ki hakîkat üzere yaŋıldım
yaŋlışım benimle kalacakdır
5
ve eḡer gerçekden üzerime büyüklenirseŋiz
ve üzerime ʿaybımı isbât ėderseŋiz
6
biliŋ ki
Taŋrı
baŋa güç eyledi
çün üzerime ağını çevirdi
7
işte zulüm diyẻ
çığır
ırım ve
isticâb
olunmam
feryâd ėderim ve
dâd
yok
8
yolumu
havliledi
de geçemem
ve
sebîl
lerim üzerine karaŋlığa kodu
9
beni ʿizzetimden soydu
ve başımıŋ tâcını giderdi
10
beni
dolay yaŋa
bozdu da giderim
ve ümîdimi ağacıŋ ümîdini gibi
tebʿîd
eyledi
11
hem üzerime ġazabını tutuşdurdu
ve beni düşmanlarından biri gibi saydı
12
ʿaskerleri
bile
gelip üzerime yolunu işlek ėtdiler de
çâdırımıŋ çevresinde orduyu kurdular
13
karındaşlarımı yanımdan ırak götürdü
ve bildiklerim benden
tebâʿüd
ėtdiler
14
hısımlarım benden vâz geçdiler
ve âşinâlarım beni
ferâmûş
eylediler
15
ehl-i beyt
im ve câriyelerim beni ġarîb saydılar
onlarıŋ gözlerinde
bî-gâne
oldum
16
kulumu çığırdım da baŋa cevâb vėrmedi
ağzım ile ȯŋa yalvardım
17
benim nefesim ʿavratıma ġarîb oldu
eḡerçi ȯŋa batnımıŋ evlâdı içỉn yalvarırsam da
18
çocuklar bile beni horladılar
kalksam baŋa söz atarlar
19
cümle sırdaşlarım benden
nefret
ėtdiler
ve sevdiklerim üzerime döndüler
20
kemỉḡim cildime ve etime yapışdı
ancak dişlerimiŋ derisi ile kurtuldum
21
terahhum
eyleŋ baŋa terahhum eyleŋ ėy dostlarım
zîrâ Taŋrınıŋ eli baŋa dokundu
22
niçỉn beni Taŋrı gibi
ıtrâd
ėdersiŋiz
ve etimden doymazsıŋız
23
keşki şimdi sözlerim yazılaydı
keşki kitâbda
tahrîr
olaydı
24
keşki dâʾimâ demỉr kalem ile
ve kurşun ile taşda kazılsaydı
25
ben de bilỉrim ki
hallâs
ım
hayy
dir
ve soŋunda toprak üzerinde kalacakdır
26
ve eḡerçi derimden soŋra bedenim gevilmiş olursa
yine de etimle Taŋrıyı görsem gerek
27
ki ben kendỉm ȯnủ göreceḡim
ve ȯnủ gözlerim göreler ġayrı deḡil
böḡreklerim belimde
ifnâ
olurlar
28
dėmek gerek idiŋiz niçỉn ȯnủ ıtrâd ėdeviz
çün kasdınıŋ âslı bende bulundu
29
kılıc yüzünden korkuŋ zîrâ yaramazlıklarıŋ ʿazâbı kılıcdır
bilmiş oluŋ ki hüküm vardır ¤
Yiḡirminci bâb
20
1
Sofâr Nâʿamâtî dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Onuŋ içỉn
efkâr
ım baŋa cevâb ėtdirir
ve ȯnuŋ içỉn ʿacele ėderim
3
ʿaybımıŋ
teʾdîb
ini işitdim
ve
fehîm
rûhum baŋa cevâb ėtdirir
4
bunủ bilmezmisin ki ezelden
ve âdam yer üzerine kurulaldan berỉ
5
yaramazlarıŋ
intihâb
ı yakındandır
ve mürâʾîleriŋ
sürur
u bir ânadekdir
6
ȯnuŋ
ri
f
ʿat
i göḡe de çıksa
ve başı buluda dokunursa
7
yine de ebeden kendỉ
ters
i gibi yok ola
ȯnủ görmüş kimesneler
kanda
dır diyeler
8
düş gibi uçup gide de ȯnủ bulamayalar
ve gėce hayâli gibi
nâ-bedîd
ola
9
ȯnủ görmüş göz artᵼk görmeye
ȯnuŋ yeri dahi ȯŋa nazar ėtmeye
10
oğulları
fukarâ
ya
recâ
ėdeler
ve elleri ġasb ėtdiḡini döndereler
11
tâzelikleriniŋ günâhları ile kemỉkleri doldu
ve ȯnuŋla toprak üzerinde yatacaklardır
12
eḡer kemlik ȯnuŋ ağzında tatlı idiyse
ve ȯnủ diliniŋ altında gizledi ise
13
ȯnủ saklayıp bırakmazsa
illâ
dimâğ
ıŋ içinde alıkoyacak olursa
14
etmeḡi bağırsaklarında
taġyîr
ola
ve
derûn
unda sağır yılanıŋ
od
ủna döne
15
yutduğu mâli kusa
Taŋrı ȯnủ ȯnuŋ karnından süre
16
sağır yılanlarıŋ odủnu eme
e
f
ʿâ
nıŋ dili ȯnủ öldüre
17
sebîller ve ırmaklar bal ve tereyağıŋ derelerini görmeye
18
zahmet ile kazandığını gerỉ vėrip yudamaya
taġyîri mâlına berâber ola da sevinmeye
19
çün zulm ėtdi fukarâyı bırakdı
el evini kavradı ve ȯnủ yapmadı
20
çün karnında râhatı doymadı
kendỉ
makbûlât
ından hîç nesne kurtarmaya
21
yeyecek içỉn ȯŋa bir nesne kalmaya
ȯnuŋ içỉn rızkından ümîdi olmaya
22
kifâyet ile dolsa da
teng
hâlli ola
rencîde ėdeniŋ eli ȯŋa gele
23
karnını doyuracak mahalde Taŋrı ȯŋa hiddetiniŋ ġazabını sala
ve ȯnuŋ üzerine hem
taʿâm
ı üzerine yağdıra
24
demỉr
yarak
lardan kaçdığı zamân
ȯnủ
nuhâs
yay saplaya
25
ok çıkarılıp
tîrkeş
den çıkdıkdan soŋra
demren
ödünüŋ ortasından geçe
üzerine korkular gele
26
cümle
zulmet
ler gizlỉlerinde saklanalar
ȯnủ üflenmemiş âteş yaka
çâdırında yalan
meşakkat
li ola
27
ȯnuŋ yaramazlığını gökler keşf ėdeler
yer dahi üzerine kalka
28
eviniŋ
ʿâide
si ġayrılara
intikâl
eyleye
hiddetiniŋ gününde her şey yabâna gide
29
fâsık âdamıŋ Taŋrıdan payı
ve sözleriniŋ mîrâsı Taŋrıdan budur ¤
Yiḡirmi birinci bâb
21
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Sözümü pekce diŋleyiŋ de bu siziŋ tesellîleriŋiz ola
3
tahammül eyleyiŋ baŋa da ben söyleyeyim
ve söylediḡimden soŋra
istihzâ
eyleyiŋ
4
ben adama mı şikâyet ėderim
eḡer böyle ise niçỉn rûhum sıkılmaya
5
bakıŋ baŋa ve hayrân oluŋ
hem ağız üzerine el koyuŋ
6
tahkîk
ben aŋdıkca şaşarım
ve etime ditreme yapışır
7
fâsıklar niçỉn yaşayıp kocayırlar
ve kuvvet ve mâl sâhibi olurlar
8
onlarıŋ zürriyeti onlarla
bile
öŋlerinde
ve nesilleri günlerinde
kâʾim
dir
9
evleri korkudan
müsellem
dir
ve üzerlerinde
Taŋrı
nıŋ
deḡeneḡi
yokdur
10
öküzü gebe olur ve tohmu zâyiʿ ėtmez
ineḡi doğurur ve düşürmez
11
koyunlar gibi küççüklerini salıvėrirler
ve onlarıŋ veledleri sıçrarlar
12
def ve tanbûr ile âvâzı kaldırırlar
ve
erġanûn
uŋ sedâsı ile sevinirler
13
günlerini hoşluk ile yıpradırlar
ve bir ânda mezâra inerler
14
hem Taŋrıya derler ki
var git bizden ki yollarıŋı bilmek istemeziz
15
ʿAlâ Külli Kâdir
kimdir ki ȯŋa ʿibâdet ėdeviz
ve ȯŋa niyâz ėdersek ne fâʾide ėderiz
16
işte onlarıŋ hayrı ellerinde deḡildir
fâsıklarıŋ nasîhati benden ırakdır
17
kaç de
f
ʿâ fâsıklarıŋ çırâğı
söyün
ür ve üzerlerine belâ gelỉr
ve ġazab ile derdleri Taŋrı
tevzîʿ
ėder
18
rûzigârıŋ öŋünde saman gibi
ve kasırġanıŋ kaçdığı çöp gibi olurlar
19
hem Taŋrı ȯnuŋ ėtdiḡi zulmünü oğullarına saklar
ve ȯŋa edâ ėder de duya
20
gözleri kendỉ kırığını göreler
ve ʿAlâ Külli Kâdiriŋ hiddetinden içeler
21
zîrâ kendỉden soŋra evinde ne hoşnûdluğu ola
çün aylarınıŋ hisâbı
münkatıʿ
oldu
22
hîç Taŋrıya ol ki yücelere hükm eyler ʿilm öḡredir mi
23
bu
kemâl
iniŋ kuvvetinde
tamâm refâhiyyet ve selâmetde iken ola
24
süd gerdelleri südden dola
ve kemỉkleri ilik ile suvarıla
25
o ise acı cân ile
ve sefâ ile
yemedin
öle
26
bile toprakda batalar
ve onları kurt örte
27
işte endişeleriŋizi
ve üzerime
nâ-hak
yere ėtdiḡiŋiz
fikr-i fâsid
leriŋizi bilỉrim
28
zîrâ dersiŋiz
devletli
niŋ evi
kanda
dır
ve fâsıklar meskenleriniŋ çâdırı kanda
29
yolda geçenlere sormadıŋız mı
ve nişânlarını bilmez misiŋiz
30
ki
şerrîr
belâ gününde
hiddetler saçıldığı günde emîn sıvışır
31
ȯnuŋ yolunu yüzü öŋünde kim deyivėrir
ve ėtdiḡini ȯŋa kim edâ ėder
32
hem o mezârlara götürülür
ve kabirde
mülâzimet
ėder
33
dereniŋ kesekleri ȯŋa tatlı gelỉr
ve her âdamıŋ ardınca sürüklenir
nice ki ȯndan evvel
bî-hisâb
kimesne
ler gitdiler ise
34
pes
nice baŋa sövmeḡe
tesliye
ėdersiŋiz
çün cevâblarıŋız hıyânetli çıkdılar ¤
Yiḡirmi ikinci bâb
22
1
Elîfâz Temânî dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Âdam Taŋrıya fâʾide ėdebilirmi
ancak ʿakıllı
kimesne
kendỉ kendỉye fâʾide ėder
3
ʿAlâ Külli Kâdir
iŋ murâdı varmı ki
musaddak
olasın
eḡer yollarıŋı kâmil ėtmekden ȯŋa fâʾide mi var
4
seniŋ korkuŋdan mı seni
teʾdîb
ėder
ya seniŋle muhâkemeye gelỉr mi
5
seniŋ kabâhatiŋ büyük deḡilmidir
seniŋ
fısk
larıŋ
bî-nihâye
deḡilmidir
6
çün karındaşlarıŋdan sebebsiz rehin aldıŋ
ve çıplaklarıŋ esvâblarını soyduŋ
7
suyu bile yoğuna içỉrmediŋ
ve aç olandan
etmeḡ
i
dirîġ
eylediŋ
8
ammâ yer kuvvet sâhibi içỉn oldu
ve makbûl kişi içinde sâkindir
9
dulları boş gönderdiŋ
ve öksüzleriŋ kolları kırıldı
10
ȯndan ötürű
pâbend
ler seni çevirmişdir
ve korku seni âŋsızın şaşırdı
11
karaŋlık dahi saŋa oldu ki görmeḡe kâdir deḡilsin
hem sularıŋ çokluğu seni örterler
12
Taŋrı
gökleriŋ yüceliḡinde deḡilmi
yıldızlarıŋ başına bak nice yüksekdir
13
ve dėdiŋ ki
Taŋrı
ne bilỉr
hîç dumandan hükm ėdermi
14
bulutlar ȯŋa
setir
dir ki hîç görmeye
göḡüŋ dâʾiresinde gezinir
15
fâsık âdamlarıŋ basdığı yolunu dâʾimâ gözedirmisin
16
ki vakitsiz kırıldılar
ve onlarıŋ temeli ırmak gibi döküldü
17
ki Taŋrıya var git bizden dėdiler
ʿAlâ Külli Kâdir onlara ne eylese
18
ol ki evlerini íylikden doldurdu
pes
fâsıklarıŋ müşâveresi benden ırakdır
19
sâdıklar göreler de sevineler
ve
bî-günâh
onları
istihzâ
eyleye
20
hakkâ ki
vücud
umuz kesilmedi
ammâ onlarıŋ kalanını âteş yakdı
21
gel ȯnuŋla
ülfet
eyle de selâmetde ol
ki onlardan saŋa hayr ola
22
gel ȯnuŋ ağzından Tevrâtı kabûl eyle
ve ȯnuŋ
kelimât
ını kalbiŋe ko
23
eḡer Taŋrıya
rücuʿ
ėderseŋ
ve çâdırlarıŋdan fıskı ırak ėderseŋ
muʿammer
olursun
24
ve altᵼnı toprak üzerinde
hem
ibrîz
altᵼnını ırmaklarıŋ kayalarında
korsun
25
ve ʿAlâ Külli Kâdir saŋa altᵼnıŋ gümüşüŋ ve kuvvetiŋ ola
26
zîrâ o zamân ʿAlâ Külli Kâdirden
hazlan
saŋ gerek
ve yüzüŋü Taŋrıya kaldıracaksın
27
ȯŋa yalvarasın da seni
isticâb
eyleye
ve
nezir
leriŋi edâ ėdesin
28
bir nesneye niyyet ėtseŋ saŋa
müyesser
ola
ve yollarıŋ üzerine nûr ziyâlana
29
ʿamelleriŋ alçaklandıkları zamân
ri
f
ʿat
dir diyesin
zîrâ alçak gözlüyü Taŋrı kurtarır
30
bî-günâh
da olmasa ȯnủ kurtarır
ve elleriŋiŋ pâk{l}iḡiyle halâs ola ¤
Yiḡirmi üçüncű bâb
23
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Bugün dahi şikâyetim isyândır
eḡerçi âhımdan ziyâde yaram ağır ise de
3
keşki ȯnủ bilsem ve bulsam
tâ ȯnuŋ mekânına giderdim
4
tertîb üzere huzûrunda hakkımı beyân ėderdim
ve ağzımı
burhân
lar ile doldururdum
5
baŋa cevâb ėtdiḡi kelimâtını bilỉrdim
ve baŋa diyeceḡini aŋlardım
6
kuvvetiŋ çokluğu ile benimle çekişirmi idi
yok
belki
iltifât
ėderdi
7
doğru olan orada ȯnuŋla
bahs
ėder
ben de dâʾimâ hâkimimden halâs olurdum
8
işte öŋe gitsem yokdur
ve arda gitsem ȯnủ duymam
9
ʿacâʾibler işlediḡi zamân sola gitsem göremem
sağa gitsem gizlenir göremem
10
yolumuŋ hâlini bilip beni imtihân ėtdiḡi zamân
altᵼn gibi çıkarım
11
ayaklarım ȯnuŋ izlerine yapışdı
yolunu gözetdim ve sapmadım
12
dudaklarınıŋ emrinden hîç ayrᵼ gitmedim
hâcetimden ziyâde ȯnuŋ ağzınıŋ
kelimât
ını sakladım
13
ve o bir tedbîr ėtse ȯnủ kim döndürür
cânı istediḡini ėder
14
zîrâ baŋa
mukadder
olanı o
itmâm
ėder
ve niçe buŋa beŋzer şeyler elindedir
15
ȯnuŋ içỉn huzûrunda şaşarım
teʾemmül
ėtsem ȯndan korkarım
16
tahkîk
Taŋrı kalbimi yumşatdı
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
beni şaşırdı
17
niçỉn karaŋlığı görmedėn
münkatıʿ
olmadım
ve öŋümden
zulmet
i niçỉn gizlemedi ¤
Yiḡirmi dördüncű bâb
24
1
Niçỉn dėnilemez ki vakitler
ʿAlâ Külli Kâdir
den
mah
f
î
dir
ve ȯnủ bilenler ȯnuŋ günlerini görmezler
2
fâsıklar sınᵼrları geçerler
sürüyü kaparlar ve güderler
3
öksüzleriŋ eşeḡini sürerler
duluŋ öküzünü
rehn
e alırlar
4
dilencileri yoldan döndürürler
yeriŋ
fukarâ
sı
bile
saklanır
5
işte
beriyye
de yâbân eşekleri gibidir
işte çıkarlar
şikâr
a
çıŋ sabâh
kalkarlar
onlara ve oğullarına
etmek
sahrâdadır
6
onlarıŋ olmayan çayırı biçerler
ve mazlûmuŋ bâğını bozarlar
7
çıplağı gėcede esvâbsız
yatırdır
lar
ve sovukda örtű yok
8
dağlardan taşan sular ile ıslanırlar
ve sığınmış olmakdan kayayı
kuca
rlar
9
öksüzü memeden koparırlar
ve fakîrden rehn alırlar
10
çıplağı esvâbsız gezdirirler
ve demet götürenleri aç tutarlar
11
dîvâr
ları arasında yağı sıkanlar
ve cendereleri basanlar susarlar
12
şehirden âdamlar feryâd ėderler
ve öldürülmüşleriŋ cânı
sayha
ėder de
Taŋrı
onlara günâh saymaz
13
onlar nûra ʿâsîdir
yollarını bilmezler ve
sebîl
lerinde durmazlar
14
kanlı kişi aydınlıkda kalkıp fakîri ve dilenciyi öldürür
gėcede ise hırsız olur
15
zinâkârıŋ gözü beni göz görmesin diyẻ âhşâmı gözedir
ki yüzünü
setr
ėde
16
gündüz kendỉye nişânladığı evleri karaŋlıkda kazar
aydınlığı bilmezler
17
zîrâ sabâh bile onlara ölüm gölgesi gibidir
bir kimse onları bilse ölüm gölgesinden korkarlar
18
sânki sularıŋ yüzü üzerinde yüzüp çevik kaçarlar
onlarıŋ hissesi yerde harâmdır
bağlarıŋ yoluna bakmazlar
19
kuruluk hem
ısıcak
kar sularını kapdıkları gibi
mezâr günâhkârları kapar
20
rûhum onları unudur kurd ȯŋa tatlı gelỉr
artᵼk aŋılmaya ve fâsık ağac gibi kırıla
21
ve eḡerçi doğurmaz
ʿâkıre
yi cefâ ėderlerse
ve dula íylik ėtmezlerse
22
ve kendỉ kuvveti ile zorluları çekerlerse
hem bir kimse üzerine hücum ėdince ol kimseniŋ
hayvât
ı emîn olmazsa
23
yine de Taŋrı onlara dayanacak emînliḡi vėrir
ve ȯnuŋ gözleri onlarıŋ yolları üzerinedir
24
biraz yücelendiler ȯndan yok oldular
ve çöküp herkes gibi geçeler hem sünbülüŋ başı gibi kesilirler
25
ve eḡer böyle deḡil ise beni yalancı çıkaracak
ve sözümü hîçe dönderecek kimdir ¤
Yiḡirmi beşinci bâb
25
1
Bildâd Sûhî dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Saltanat ve korku ȯnuŋladır
yüce göklerde selâmet ile işler
3
ʿaskerlerine hisâb var mı
ve ȯnuŋ nûru kimiŋ üzerine kalkmaz
4
hem âdam Taŋrı ile nice
tasdîk
olunur
ve ʿavratdan doğan nice
tâhir
olabilir
5
işte ay bile Allahıŋ yanında aydınlık vėremez
yıldızlar da ȯnuŋ huzûrunda tâhir deḡiller
6
kanda
kaldı kurd olan âdam
ve
soğulcan
olan
benî âdem
¤
Yiḡirmi altıncı bâb
26
1
Eyyûb dahi cevâb vėrip dėdi ki
2
Ne pek yârdım ėtdiŋ kuvvetsize
ve zorsuzuŋ
bâzû
sunu kurtardıŋ
3
nâdâna ʿaceb nasîhat ėtdiŋ
ve
vâfir
hikmeti bildirdiŋ
4
kime lâkırdılar söylediŋ
ve kimiŋ nefesi senden çıkdı
5
diyeler Taŋrıdan
cebl
olundular
ve sularda sâkin olanlar da sularıŋ altında cebl olundular
6
ȯnuŋ öŋünde mezâr çıplakdır
ve helâke örtü yokdur
7
hâli üzerine şimâli yayar
yeri hîçiŋ üstünde
muʿallak
ėder
8
suları bulutlarında bağlar
ve onlarıŋ altında
sehâb
lar çatlamaz
9
kürsîniŋ yüzünü çatar
ve kendỉ buludunu üzerinde yayar
10
sularıŋ yüzünü
farz
ile
pergēl
ledi ki
tâ nûruŋ ve
zulmet
iŋ soŋuna dek duralar
11
ȯnuŋ âzârından gökleriŋ direkleri sarsılıp hayrân kalırlar
12
kendỉ kudretiyle deryâyı yardı
ve kendỉ zihniyle ȯnuŋ
ʿummân
ı urdu
13
kendỉ rûhu ile gökleri bezedi
onuŋ eli
sivişken
yılanı düzdü
14
işte bunlar ȯnuŋ yollarınıŋ
cüzʾỉ
leridir
ve ȯnuŋ hakkında işitdiḡimiz ne az nesnedir
ȯnuŋ ceberûtlarınıŋ raʿdını kim idrâk ėdebilir ¤
Yiḡirmi yedinci bâb
27
1
Eyyûb dahi tekrâr kendỉ mesēline dönüp dėdi ki
2
Hakkımı alan
Taŋrı
nıŋ
ve cânımı acıtmış
ʿAlâ Külli Kâdir
iŋ
hayvât
ı içỉn
3
ki mâdēmki cânım bende
ve
Taŋrı
nıŋ nefesi burnumdadır
4
benim dudaklarım fıskı söylemeyeler
ve dilim dahi hîleyi
tekellüm
ėtmeye
5
hâşâ benden ki ben cân vėrinceye dek sizi
tasdîk
eyleyem
benim
istikâmet
imi benden gidermem
6
hakkıma yapışıp koyuvėrmem
ʿömrümde kalbim beni utandırmaz
7
düşmanım fâsık gibi
ve üzerime kalkan
fâcir
gibi olsun
8
zîrâ mürâʿîniŋ ümîdi nedir ki tamâm kesip ėtdikden soŋra
Taŋrı ȯnuŋ cânını koparır
9
üzerine musîbet geldikde
Taŋrı ȯnuŋ feryâdını diŋlermi
10
ʿAlâ Külli Kâdirden hazz ėder mi
her vakit Taŋrıya
istidʿâ
ėder mi
11
Taŋrınıŋ eliniŋ kudretini size öḡredeyim
ve ʿAlâ Külli Kâdiriŋ
e
f
ʿâl
ini sizden saklamayam
12
işte siz cümleŋiz gördüŋüz
pes
niçỉn durmayıp efsâne söylersiŋiz
13
Taŋrı yanında fâsık âdamıŋ payı
ve ʿAlâ Külli Kâdirden zorbâzlarıŋ alacağı mîrâs budur
14
eḡer oğulları çoğalırlarsa kılıc var
ve evlâdları
etmek
den doymayacaklardır
15
kalanları ölüm ile gömüleler
ve dulları ağlamayalar
16
eḡer gümüşü toprak gibi yığarsa
ve
libâs
ı balçık gibi hâzır ėderse
17
hâzırlar gerçi ammâ ȯnủ sâdık gíyine
ve gümüşü
zakî
paylaşa
18
evini güve gibi binâ ėder
ve
sâyebân
ı bekçi gibi yapar
19
mâldâr
ola ve
bile
nesne götürmeye
gözlerini aça ve bir şeyʾi bulunmaya
20
şaşkınlıklar ȯŋa sular gibi yetişeler
ȯnủ gėcede kasırġa kaça
21
şark yeli ȯnủ götürüp gide
ve ȯnủ kasırġa gibi yerinden depreşdire
22
üzerine Taŋrı belâlar bırağa ve esirgemeye
ȯnuŋ elinden pekce firâr eyleye
23
elleri ile üzerine çırpa
ve ȯnuŋ üzerine kendỉ mekânından
sıklık
çala ¤
Yiḡirmi sekizinci bâb
28
1
Hakkâ ki
gümüşe maʿden ve altuna
sebk
ėdecek yer vardır
2
toprakdan demỉr alınır ve taşdan bakır dökülür
3
insân karaŋlığa hadd komuş ve her şeyʾiŋ soŋunu
iftihâs
ėder
karaŋlıkda ve ölümüŋ gölgesinde olan taşları bile
4
ayaklardan unudulmuş ırmaklar taşar çıkdığı
ve kimseyi yanında sâkin ėtdirmediḡi yerde ki kesilirler
ve âdamlarıŋ işi ile giderler
5
yer var ki ȯndan
etmek
çıkar
ve altında olan âteşe dönderilir
6
ȯnuŋ taşları yâkûtlarıŋ yeridir
ve toprağı altᵼndır
7
ȯnuŋ yolunu bir kuş bilemedi
ak babanıŋ gözü ȯnủ görmedi
8
esed
iŋ yavruları ȯŋa basmazlar
arslan ȯndan geçmedi
9
çakmak taşına elini saldı
ve dağları kökden devirdi
10
kayaları yarıp
seyl
leri çıkarır
ve gözü her kıymetli şeyʾi görür
11
ırmaklarıŋ akındısını menʿ ėder
ve gizlỉ nesneyi aydınlığa çıkarır
12
ammâ hikmet nerede bulunur
ve idrâkiŋ yeri
kanda
dır
13
âdam ȯnuŋ kıymetini bilmez
ve
hayy
larıŋ yerinde bulunmaz
14
lücce
dir ki bende yokdur
ve deŋizdedir ki bende deḡildir
15
altᵼn yerine altᵼn vėrilmez
ve ȯnuŋ kıymetine gümüş tartılmaz
16
O
f
îr
altᵼnıyla
bahâ
sı kesilmez
ne kıymetli yemēnî ile ne yâkût ile
17
ȯŋa altᵼn ve elmâs berâber olmaz
ne
ibrîz
kâb
ı ȯnuŋ bedeli olur
18
yanında
mercân
ve
lülü
aŋılmaz
ve hikmet
cevâhir
lerden kıymetlirekdir
19
Habeş
zümürrüdü ȯŋa
müsâvî
olamaz
hâlis altun ile bahâsı biçilmez
20
pes
hikmet nereden gelỉr
ve idrâkiŋ yeri
kanda
dır
21
çünki her
hayy
ıŋ gözlerinde
pinhân
ve havânıŋ kuşundan
mah
f
î
dir
22
mehleke
ve
mevt
derler ki
ȯnuŋ haberini kulaklarımız ile işitdik
23
ammâ ȯnuŋ yolunu ancak Taŋrı aŋlar
ve ȯnuŋ mekânını o bilỉr
24
zîrâ o yeriŋ tâ kenârlarına dek bakar
cümle gökleriŋ altını görür
25
yeli vezn ėtdikde
ve suları ölçűyle tartdıkda
26
yağmura emir
ve
raʿd
larıŋ şimşeklerine yol ėden kimdir
27
ȯnủ gördü ve ȯnủ saydı
ȯnủ hâzırladı ve hem teftîş eyledi
28
ve adâma dėdi ki işte Allahıŋ korkusu hikmet odur
ve kemlikden iʿtirâz ėtmek idrâkdir ¤
Yiḡirmi dokuzuncủ bâb
29
1
Eyyûb dahi tekrâr kendỉ mesēline dönüp dėdi ki
2
Keşki evvelki aylara ve
Taŋrı
beni sakladığı günlere göre olaydım
3
kaçanki
başım üzerinde çırâğını
ziyâ
landırırdı
ve ben ȯnuŋ nûru ile karaŋlıklarda gezerdim
4
nice ki yiḡitliḡim
eyyâm
ında idim
ki Taŋrınıŋ tedbîrî çâdırımıŋ üzerinde idi
5
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
benim ile idi
hem oğlanlarım çevrede iken
6
izlerimi yağ ile
yayka
dığımda
ve baŋa taşlar zeyt yağını dökdüklerinde
7
şehirden kapᵼdan taşra çıkdığım
ve çârşᵼda iskemlemi hâzırladığım zamân
8
oğlanlar beni görüp gizlenirlerdi
ve ihtiyârlar kalkıp dururlardı
9
beḡler sözlerini
tevakkuf
ėtdirirlerdi
ve ağızlarına el
korlardı
10
hâkimleriŋ ağzı
nihân
olurdu
ve dili
dimâğ
larına yapışırdı
11
diŋleyen kulak ne mutlu baŋa der idi
ve gören göz baŋa şehâdet ėderdi
12
ki feryâd ėden fakîri
ve yârdımcısı olmayan öksüzü kurtarırdım
13
helâk olacağıŋ hayr duʿâsı üzerime gelỉrdi
ve duluŋ kalbini
ırla
dırdım
14
sıdk
ı gíyerdim o da beni gíydirirdi
hüküm baŋa kaftân ve tâc gibi idi
15
ben
aʿmâ
ya gözler
ve topala ayaklar idim
16
fukarâ
ya baba idim
ve bilmediḡim daʿvâyı teftîş ėderdim
17
yaramazıŋ azᵼ dişlerini kırardım
ve
dendân
ından
şikârı düşürürdüm
18
ve der idim ki yuvamda ölürüm
ve günlerimi kum gibi çoğaldayım
19
köküm sulara açılmış idi
ve dallarımda çiğ konar idi
20
ʿizzetim bende yeŋilenirdi
ve yayım elimde peklenirdi
21
beni diŋlerdi ve katlanırlardı
hem nasîhatime sükut ėderler idi
22
sözümden soŋra tekrâr cevâb vėrmezler idi
belki
kelâmım onlara teʾsîr ėder idi
23
baŋa yağmura katlanır gibi katlanırlardı
ve sânki geç yağmura ağzını açarlardı
24
gülerdim onlara ve inanmazlardı
ve yüzümüŋ nûrunu düşürmezler idi
25
yollarını
ihtiyâr
ėtdiḡim zamân başda oturur idim
pâdişâh ʿasker arasında oturduğu gibi
hem yaslılara
tesliye
ėder kimesne gibi sâkin olurdum ¤
Otuzuncủ bâb
30
1
Şimdi ise benden küççük yaşlılar üzerime gülerler
ki babalarını sürümüŋ köpekleri ile komağa
tenezzül
ėtmezdim
2
ve onlarıŋ elleriniŋ kuvveti baŋa neye yarar idi
onlara kocalık zâyiʿ oldu
3
zarûret
ve
kaht
sebebiyle yalıŋız idiler
beriyye
ye ve karaŋlık hem harâb ve
yebâb
yerlere kaçarlar idi
4
çalılarıŋ yanında
ebe gümeci
devşirirlerdi
ve ardıç kökünü de ısınmak içỉn
5
aralıkdan kovulurlardı
üzerlerine hırsız üzerine çıkar gibi çıkarlardı
6
dereleriŋ yarıklarında ve toprağıŋ
hem taşlarıŋ mağâralarında sâkin olurlardı
7
çalılar arasında kükrerler idi
dikenler altında
cemʿ
olurlar idi
8
erâzil
hem nâmsız oğulları olup
yerden
danî
idiler
9
şimdi ise onlara ezgiyim
hem benimle lâkırdılarına sebeb oldum
10
benden
ikrâh
ėdip benden ırak oldular
hem dahi yüzümden tükrüḡü menʿ ėtmediler
11
zîrâ Taŋrı ipimi çözdü ve baŋa cefâ eyledi
ȯnuŋ içỉn huzûruma ikrâm ėtmeyelim diyẻ oyanı bırakdılar
12
sağımda gencler üzerime kalkarlar
ayaklarımı itivėrirler
ve
mühlik
yollarını üzerime yığarlar
13
sebîl
imi yıkdılar
onlara yârdımcı yok iken belâma çalışdılar
14
sânki bol gedikden geldiler
hengâme
altına yuvarlandılar
15
şaşkınlıklar üzerime döndüler
rûzigâr gibi cânımı kovarlar ve benim halâsım bulut gibi geçdi
16
hem şimdi cânım üzerime dökülür
musîbet günleri baŋa yetişdiler
17
gėcede baŋa kemỉklerimi deler
ve
nabız
larım râhat ėtmezler
18
zoruŋ çokluğundan esvâbım
taġyîr
oldu
hem beni kaftânımıŋ eteḡi gibi sıkar
19
beni balçığa bırakdı
ve toza hem küle beŋzer oldum
20
saŋa feryâd ėderim de baŋa cevâb vėrmezsin
durdum da baŋa
mukayyed
olmadıŋ
21
baŋa yavuza döndüŋ
elleriŋiŋ kuvveti ile baŋa
ʿadâvet
ėtdiŋ
22
beni yele kaldırdıŋ beni ȯŋa bindirdiŋ
ve her hikmetimi eritdiŋ
23
bilirim ki beni ölüme
ve her diriye
müteʿayyin
eve döndereceksin
24
nihâyet mezâra el salamaz
kırġın zamânında içerỉde olanlar çağrışırlarmı
25
zamânıŋ cevrini çeken içỉn ağlamadım mı
fukarâ
içỉn cânım sıkılmadı mı
26
ammâ ben íylik umar iken kemlik geldi
ve ziyâya katlanır iken duman geldi
27
bağırsaklarım kaynaşdılar ve sâkit olmadılar
musîbet günleri baŋa
takaddüm
eylediler
28
kara çehreli gezerdim güneşden deḡil
cemâʿatde kalkdım da
çığır
dım
29
ejdehâ
larıŋ karındaşı
ve baykuşuŋ yoldaşı oldum
30
üzerimde derim kara oldu
ve kemỉḡim
yübûset
den
muhterek
oldu
31
pes
tambûrum yasa
ve erġanûnum ağlayanlarıŋ âvâzına döndü ¤
Otuz birinci bâb
31
1
Gözlerim ile
ʿahd
ėtdim idim
pes
nice kız oğlan kıza bakmış olurdum
2
zîrâ
Taŋrı
nıŋ yukarᵼdan gönderdiḡi hisse nedir
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
iŋ yüksekden vėrilen mîrâsı ne
3
fâsık helâk içỉn deḡilmi
ve fısk işleyenler içỉn ġarîb hâl deḡilmi
4
o yollarımı görmezmi
ve âdımlarımı saymazmı
5
eḡer yalan ile gezdim ise
ve ayağım hîleye ivdi ise
6
Taŋrı beni hak mîzân ile vezn eylesin
ve benim
istikâmet
imi bilsin
7
eḡer adımım yoldan sapdı ise
ve kalbim gözlerime uydu ise
hem ellerime bir kir yapışdı ise
8
ben ekeyim de ġayrı yesin
ve
filis
lerim kökünden koparılsın
9
eḡer kalbim bir ʿavrata
meftûn
oldu ise
ve koŋşumuŋ kapᵼsında
iktimân
eyledim ise
10
ʿavratım ġayrı kimseye
tasarruf
olunsun
ve üzerine sâʾir kimesneler eḡilsinler
11
zîrâ
fücur
dur
ve hükm ile fasl olunmuş fıskdır
12
çün o bir âteşdir ki beni tâ helâk olunca yakardı
ve cümle
ʿâide
mi kökünden koparırdı
13
eḡer kulum ve câriyem ile benimle daʿvâları olduklarında
muhâkeme ėtmeden
imtinâʿ
ėtdim ise
14
ya Taŋrı hükme kalkdı ise ne işlerdim
ve yoklarsa ȯŋa ne cevâb vėrirdim
15
beni karında yapan ȯnủ da yapmadı mı
bizi rahimde düzen bir deḡil mi
16
eḡer
fukarâ
dan murâdını
dirîġ
ėtdim ise
ve duluŋ gözlerine kusûr ėtdim ise
17
hem lokmamı yalıŋız yedim ise
ve ȯndan öksür dahi yemedi ise
18
ki oğlanlığımdan benimle baba yanında beslenir gibi beslendi
ve anamıŋ karnından berỉ ȯnủ gözetdim
19
eḡer esvâbsız helâk olacağı
ve sovukda örtűsüz olanı görüp
20
ȯnuŋ belleri baŋa duʿâ ėtmediler ise
ve koyunlarımıŋ yapağından ısınmadı ise
21
eḡer kapᵼda
nusret
imi gördüḡümde
yetim üzerine elimi kaldırdım ise
22
küreḡim omuzumdan düşsün
ve kolum balık etimden koparılıp kırılsın
23
zîrâ Taŋrınıŋ kırġınından baŋa korku var idi
çün ȯnuŋ yüceliḡinden kurtulmağa kâdir deḡilim
24
eḡer altuna iʿtimâd ėdip
hâs altuna
istîmân
ımsın dėdim ise
25
eḡer rızkım çok olduğundan
ve elim
firâvân
lık bulduğundan sevindim ise
26
eḡer güneşe ziyâ ėtdiḡi zamân
ve aya
rûşen
likde iken bakdım ise
27
ve kalbim gizlỉde aldanıp
ağzım elimi öpdü ise
28
bu da hükm ile fasl olunmuş günâh olurdu
zîrâ yukarᵼda Taŋrıyı inkâr ėtmiş olurdum
29
eḡer
bâġız
ınıŋ
meşakkat
inden sevine idim
ve ȯŋa belâ tutundukda cünbüş ėtmiş olaydım
30
ammâ
dimâğ
ımı bile günâh ėtmeḡe komadım
ki ȯnuŋ cânına bed duʿâ isteyem
31
çâdırımıŋ âdamları dėmediler mi
bir kimse bize ȯnuŋ etinden vėreydi duymazdık
32
ġarîb sokâkda yatmaz idi
yola kapᵼmı açar idim
33
eḡer sâʾir adamlar gibi günâhlarımı
setr
ėdip
derûn
umda hatâmı gizleseydim
34
eḡerçi ben çok
kesret
i kurmağa kâdir idim ise
yine de kabîleleriŋ hakîrleri beni korkudurlar idi
ve sükut ėdip kapᵼmdan çıkmaz idim
35
keşki beni bir diŋler olaydı
işte ârzûm budur ki
ʿAlâ Külli Kâdir baŋa cevâb vėre
tâ daʿvâcım olan kimesne baŋa bir
ihzâr
kitâbı vėre
36
yok olayım eḡer ȯnủ omuzumda taşımazsam
ȯnủ tâc yerine bağlamazsam
37
ȯŋa adımlarımıŋ hisâbını söylerdim
ve beḡ yanına varıldığı gibi ȯŋa yaklaşırdım
38
eḡer yerim üzerime feryâd ėderse
ve ȯnuŋ
telem
leri bile ağlarlarsa
39
eḡer mahsûlâtını akçesiz yedim ise
ya sâhibleriniŋ cânlarını incitdim ise
40
baŋa buğday yerine diken
ve arpa yerine delỉce otu bitsin
Eyyûbûŋ sözleri tamâm oldu ¤
Otuz ikinci bâb
32
1
Pes
bu üç âdamlar Eyyûbe cevâb vėrmekden
fâriġ
olunca çün o kendỉyi sâdık görürdü
2
Râm kabîlesinden Bûzî Bârâhēliŋ oğlu Elyahû Eyyûbe ġazablandı • kendỉyi Taŋrıdan ziyâde tasdîk ėtdiḡi için ȯŋa gazab{n}âk oldu
3
hem ȯnuŋ üç dostlarınıŋ da ġazabı tutuşdu cevâb bulmayıp Eyyûbü
ilzâm
ėdemedikleri içỉn
4
ve Elyahû Eyyûb söyleyinceye dek katlandı zîrâ o hem dostları yaşlarında ȯndan koca idiler
5
ȯndan Elyahû görüp ki ol üç âdamlarıŋ ağzında cevâb yok idi ġazabı tutuşdu
6
ve Bûzî Bârâhēliŋ oğlu Elyahû söylemeḡe başlayıp dėdi ki
Ben başda
küççüḡüm
siz ise ihtiyârsıŋız
ȯnuŋ içỉn korkdum
ve benim zannımı size deyivėrmeḡe
havf
eyledim
7
ʿömür görmüş söyleye
ve çok yaşlı hikmeti
iʿlâm
eyleye der idim
8
hakkâ ki insânda rûh var
ammâ ʿAla Küllî Kâdiriŋ
teneffuh
u onlara
ifhâm
eyler
9
kamu
ekâbir
ler ʿâlim deḡiller
ve kocalar dâʾimâ hikmeti aŋlamazlar
10
ȯnuŋ içỉn dėdim ki diŋle beni
ben dahi bildiḡimi söyleyeyim
11
işte sözleriŋize katlandım
ifhâmıŋıza kulak urdum tâ sözleriŋizi teftîş ėdinceye dek
12
ve sizi
teʾemmül
ėtdim de işte Eyyûbü
ilzâm
ėden
ve ȯnuŋ sözlerine cevâb vėren yok
13
dėmeyesiz ki hikmeti bulduk
Taŋrı ȯnủ
redd
ėtsin âdam ėtmesin
14
Eyyûb baŋa karşᵼ söylemedi
ben de ȯŋa sözleriŋiz ile cevâb vėrmeyem
15
şaşdılar artᵼk cevâb vėremediler
sözleri kendỉlerinden kaldırdılar
16
pes
katlandım ammâ çünki söylemediler
belki
durup artᵼk cevâb vėrmezler
17
ben dahi mikdârımca cevâb ėdeyim
hem reʾyimi deyivėreyim
18
zîrâ sözler ile doluyum
ve karnımıŋ rûhu beni sıkar
19
işte karnım soluksuz şarâb gibi
ki yeŋi tulumları çatlar
20
söyleyeyim ki baŋa
teneffüs
olsun
dudaklarımı açayım ve cevâb vėreyim
21
bir âdamıŋ hâtırını gözetmeyem
ve bir âdama
kinâye
ile söylemeyem
22
zîrâ kinâye ile söylemeḡe bilmem
yohsa beni yapan
teziyye
beni helâk ėderdi ¤
Otuz üçüncű bâb
33
1
Pes
ya Eyyûb gel benim lâkırdımı diŋle
ve cümle benim sözlerimi
istimâʿ
eyle
2
işte şimdi ağzımı açarım
dimâğ
ımıŋ dili ile söylesem gerek
3
kelimâtım kalbimiŋ doğruluğuna göredir
ve dudaklarım pâk ʿilmi söyleyeler
4
Taŋrınıŋ Rûhu
beni yapdı
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
iŋ
teneffuh
u beni
ihyâ
eyledi
5
eḡer
kâdir
iseŋ baŋa cevâb vėr
beni karşᵼlayıp dur
6
işte ben seniŋ ağzıŋa göre Taŋrı içỉn söyleyeyim
ben dahi balçıkdan bir
kıtʿa
yım
7
işte benim korkum seni şaşırmaz
ve benim elim üzeriŋe ağır olmaz
8
tahkîk kulağıma söylediŋ
ve sözleriŋiŋ âvâzını
istimâʿ
eyledim
9
ben temîzim günâhsız pâkim ben
ve bende yaramazlık yokdur
10
işte üzerime
bahâne
ler bulur
beni kendỉne düşman sayar
11
ayaklarımı bukağᵼya
kor
cemîʿ
sebîl
lerimi gözedir
12
işte bu nesnede sâdık deḡilsin
saŋa cevâb vėreyim zîrâ
Taŋrı
âdamdan büyükdür
13
niçỉn ȯŋa karşᵼ çekişdiŋ
ki her sözlere cevâb ėtmez
14
gerçi aŋlamayana Taŋrı bir ya iki söyler
15
düşde gėce rüʾyâsında âdamlar üzerine uykular düşdükde
döşek üzerinde uyuklamalarında
16
o zamân âdamlarıŋ kulağını açar
ve onlarıŋ
teʾdîb
ini
hatm
eyler
17
âdamı ʿamelden gidermek
ve âdamdan ġurûru gizlemek içỉn
18
cânını mezârdan menʿ ėtmek içỉn
hem ʿömrünü ki kılıcdan geçmeye
19
ammâ
ahyânen
döşeḡi üzerinde ağrı ile
ve kemỉkleriniŋ çoğu da pek elem ile
taʿzîr
olunur
20
ve ȯnuŋ ʿömrü ȯnủ
etmek
den
ve cânını
ne
f
îs
taʿâm
dan
nefret
ėtdirir
21
eti eksilir ki görünmez
ve görünmeyen kemỉkler taşraya çıkar
22
ve cânı mezâra hem ʿömrü ölümlü derdlere yaklaşır
23
bir haberci ve biŋden birini beyân ėtmeyeniŋ yanında olursa
ki ȯnuŋ doğruluğunu âdama söyleye
24
Taŋrı ȯŋa rahmet eyleyip diye ki ȯnủ mezâra
iftidâ
eyle ki inmesin
ben ȯnuŋ
keffâret
ini buldum
25
ȯnuŋ eti gencliḡinden ziyâde tâze olur
yiḡitliḡiniŋ günlerine döne
26
Taŋrıya yalvara da ȯndan râzı ola
ve ȯnuŋ yüzünü
ibtihâc
ile göre
hem âdama kendỉ hakkını edâ eyleye
27
ȯndan o âdamlara bakıp diye ki hatâ ėtdim
ve doğruyu
ifsâd
ėtdim de baŋa yaramadı
28
hemân
Taŋrı cânımı iftidâ eyleye ki mezâra geçmeye
ve ʿömrüm nûru göre
29
işte Taŋrı cümle bunları âdam ile iki üç kerre ėder
30
cânını mezârdan döndermek içỉn
ki
hayy
larıŋ nûruyla
münevver
ola
31
diŋle Eyyûb işit beni
sus da ben söyleyeyim
32
sözüŋ var ise baŋa cevâb vėr
söyle ki murâdım seni
tasdîk
ėtmekdir
33
yohsa sen beni diŋle
sus da saŋa hikmeti öḡredeyim ¤
Otuz dördüncű bâb
34
1
Hem Elyahû cevâb söyleyip dėdi ki
2
Ey ʿâlimler sözlerimi diŋleyiŋ
ve ėy
ʿârif
ler beni
istimâʿ
eyleyiŋ
3
zîrâ kulak sözleri deḡer
dimâğ
taʿâm
ı tatdığı gibi
4
hükmü
ihtiyâr
ėdelim
aramızda hayr nedir bilelim
5
çün Eyyûb ben sâdıkım
ve Taŋrı baŋa hakkımı giderdi dėdi
6
hakkıma yalan söyleyeyim mi
ok
yaram ben bî-günâha elemlidir
7
Eyyûb gibi âdam kim var
ki
istihzâ
yı su gibi içe
8
ve fesâd işleyenleriŋ yoldaşlığı ile yürüyüp
fâsık âdamlar ile geze
9
çün dėdi ki Taŋrı ile
süluk
ėtmekden âdama fâʾide yok
10
imdi ʿakıl sâhibleri beni diŋleyiŋ
hâşâ Taŋrıda zulüm ve
ʿAlâ Külli Kâdir
de fesâd ola
11
ki âdamıŋ fiʿline göre ȯŋa edâ ėder
ve herkese yoluna göre böldürür
12
hem hakîkatde Taŋrı hîç zulm ėtmez
ve ʿAlâ Külli Kâdir hükmü bozmaz
13
yeri ȯŋa kim ısmarlamış
ve ȯŋa büsbütün
meskûn
dünyâyı kim
tefvîz
eyledi
14
eḡer âdama
mukayyed
olaydı
hem rûhunu hem nefsini yanına devşirirdi
15
hem her beşer
fevt
olurdu
ve âdam toprağa dönerdi
16
izʿân
ıŋ var ise diŋle bunủ
kelimâtımıŋ âvâzını istimâʿ eyle
17
hükme
buġz
ėden kimesne sultân olur mu
ve ziyâdesiyle ʿâdıl olanı zâlim ėdebilirmisin
18
pâdişâha zâlim ve beḡlerbeḡilere fâsık dėnir mi
19
kanda
ki beḡleriŋ hâtırını gözetmeyene
ve fakîriŋ öŋünde mâldâr bilinmez
zîrâ onlar cümlesi elleriniŋ ʿamelidir
20
bir ân içinde ölürler
ve
dün yarısı
nda kavim
müteharrık
olup geçerler
ve zahmet çekmeden beḡ kaldırılır
21
zîrâ ȯnuŋ gözleri âdamıŋ yolları üzerinedir
ve o cümle âdımlarını görür
22
karaŋlık ve ölüm gölgesi yokdur ki
yaramazlık ėdenler orada gizleneler
23
zîrâ Taŋrı bir âdamı gözetmez
Taŋrıya hükm içỉn geldiḡi zamân
24
cebbârları hisâbsız kırar
ve onlarıŋ yerine ġayrıları nasb ėder
25
ȯnuŋ içỉn ʿamellerini bilmekle
bir gėce dönünce kırılırlar
26
onları fâsıkları gibi çok seyircileriŋ yerinde urur
27
çün dönüp ardından ayrıldılar
ve cümle yollarını aŋlamadılar
28
ki fakîriŋ feryâdını kendỉye yetişdirip
derdmend
iŋ fiġânını istimâʿ eyleye
29
zîrâ o râhat vėrirse râhatı kim bozar
yüzünü saklarsa ȯŋa kim bakabilir
ister kavm ister bir âdam bile olsun
30
tâ kim
mürâʾî âdam pâdişâhlık ėtmeye
ve kavim kemendlerden kurtula
31
tahkîk Taŋrıya ki bağışlarım ve bozmayam der
teveccüh
ėtmek gerek idiŋ
32
görmediḡimden ġayrıyı baŋa öḡret
eḡer yaramızlık ėtdim ise artᵼk ėtmeyem
33
bu duʿâ senden çıkdı mı ȯnủ saŋa ėda eyleye zîrâ nefret eylediŋ
ve olur mu
ihtiyâr
eylediŋ ammâ ben ėtmedim
pes
her ne bilỉrseŋ söyle
34
ʿakıl sâhibleri benim ile
yekdil
olalar
ve
ehl-i ʿilim
baŋa uya
35
Eyyûb
ʿâkilâne
söylemez
ve ȯnuŋ sözleri idrâk ile deḡil
36
murâdım bu ki Eyyûb dâʾimâ imtihân oluna
fâsık âdamlar cevâblarına göre cevâblar ėtdiḡi içỉn
37
zîrâ günâhına fıskı katıp aramızda
safk
ėdecek
ve Taŋrı üzerine sözlerini çoğaldacakdır ¤
Otuz beşinci bâb
35
1
Hem Elyahû cevâb söyleyip dėdi ki
2
Bunủ hak mı sandıŋ ki Taŋrıdan
esdak
ım dėdiŋ
3
saŋa ne fâʾide olur dersiŋ
günâhı terk ėtsem ziyâde ne
mü
f
îd
olayım
4
ben saŋa ve seniŋle olan yoldaşlarıŋa cevâb vėreyim
5
göḡe bak ve gör
hem bulutlara nazar eyle ki ne kadar senden yücelerdir
6
eḡer günâh ėderseŋ ȯŋa ne işlerseŋ gerek
ve ʿisyânlarıŋ çoğalırsa ȯŋa ne ėtseŋ gerek
7
sâdık olsaŋ ȯŋa ne vėrirsin
ya seniŋ eliŋden neŋi alır
8
ancak yaramazlığıŋ seniŋ gibi âdama
ve
sıdk
ıŋ âdam oğluna fâʾỉdelidir
9
mazlûmlar ʿazîm zulümden feryâd ėderler
ve cebbârlarıŋ bâzûsu içỉn fiġân ėderler
10
kimse dėmez ki
kanı
beni yapan
Taŋrı
m
ki gėcede
ırlayış
lara sebeb vėrir
11
ol ki bizi yeriŋ hayvânlarından ziyâde öḡredir
ve bize havâ kuşlarından artᵼk taʿlîm ėder
12
o zamân
şerrîr
leriŋ
tekebbür
lüḡü içỉn feryâd ėderler de
isticâb
ėtmez
13
tahkîk Taŋrı bâtıllığı isticâb ėtmez
ve
ʿAlâ Külli Kâdir
ȯŋa nazar ėtmez
14
kanda
kaldı seni ki ȯŋa bakmazsın dersin isticâb eyleye
kendỉŋe huzûrunda hükm eyle de ȯŋa katlan
15
şimdi ȯnuŋ saŋa uğrayan ġazabı hîç gibidir
zîrâ o günâhlarıŋıŋ
kesret
ini
çokluk
bilmek istemedi
16
imdi Eyyûb ağzını
bî-maʿnî
açar
ve bilmeksizin lâkırdıları çoğaldır ¤
Otuz altıncı bâb
36
1
Ve dahi Elyahû tekrâr dėdi ki
2
Baŋa dahi biraz katlan da saŋa deyivėreyim
zîrâ dahi
Taŋrı
içỉn sözler var
3
maʿrifetimi uzakdan alayım
ve beni yapanı tasdîk ėdeyim
4
çün
hakîkat-ı hâl
sözlerim yalan deḡil
seniŋ yanıŋda tamâm
rây
sâhibi olayım
5
işte Taŋrı kavîdir kimseyi redd ėtmez
ʿilmiŋ kuvveti ile kavîdir
6
fâsıkı yaşatmaz
ve
fukarâ
ya hakkı vėrir
7
sâdıkdan gözlerini menʿ ėtmez
onları ebeden pâdişâhlar ile tahtda
oturdur
da
ri
f
ʿat
li olurlar
8
ve eḡer bukağᵼlarda esîrler ise
ve
fakr
ıŋ iplerine tutulurlar ise
9
o zamân onlara işlerini
ve ʿisyânlarınıŋ artdığını bildirir
10
onlarıŋ kulağını teʾdîbe açar
hem söyler ki fıskdan
rücuʿ
ėdeler
11
eḡer diŋleyip ʿibâdet ėderler ise günlerini hayırda
ve senelerini sefâlarda geçỉreler
12
ve diŋlemezler ise kılıcdan geçeler
ve maʿrifet eksikliḡinden öleler
13
ammâ mürâʾî kalbliler hiddeti katarlar
ve onları esîr ėtdiḡinden feryâd ėtmezler
14
onlarıŋ cânı genclikde
ve ʿömürü
meʾbûn
lar arasında ola
15
fakîri ise kendỉ fakrından kurtara
ve müzâyakada onlarıŋ kulağını aça
16
ve hem seni de müzâyakadan
sıklet
i olmayan
vüsʿat
a kaldırırdı
ve sofraŋıŋ huzûrunda semîz
taʿâm
ile dolu olurdu
17
ammâ fâsık olan hükme yetişdiŋ
hüküm ve ʿadâlete tutulduŋ
18
zîrâ ġazaba geldi
sakın seni kötekle kaldırmasın
ve fidye çokluğu seni kurtarmaya
19
seniŋ mâlıŋa
iʿtibâr
mı ėder
ne altuna ne cümle iktidârıŋ kuvvetine iʿtibâr ėder
20
ol gėce içỉn ki kavimler kendỉ yerinde kırılır
ġam ve
ġussa
çekme
21
sakın bâtıllığıŋa bakma
ki bunủ
fakr
ıdan
evlâ
dır diyẻ
ihtiyâr
ėdesiŋ
22
işte Taŋrı ȯnủ kendỉ kuvveti ile
ri
f
ʿat
li ėder
ȯnuŋ gibi
muʿallim
kimdir
23
yolunu ȯŋa kim ısmarladı
ve ȯŋa kim diyebilir ki fesâd eylediŋ
24
hâzırıŋda olsun ki ȯnuŋ fiʿllerine
taʿzîm
ėdesin
çün âdamlar onları
müşâhede
ėderler
25
ki her âdam onları görür
ve her insân uzakdan seyr ėder
26
işte Allah
ekber
dir ve biz bilmeziz
ve seneleriniŋ hisâbı
bî-nihâye
dir
27
zîrâ sularıŋ damlalarını eksildir
ve bulutlarına yağmuru dökdürür
28
ki bulutlardan damlarlar
ve âdamlar üzerine bolca
takattur
ėderler
29
bundan
mâʿadâ
bir kimse bulutlarıŋ yayılmasını
ve çâdırınıŋ gürüldűsünü aŋlar mı
30
işte ȯnuŋ içỉn nûru yayar
ve deŋiziŋ köklerini örter
31
zîrâ kavimlere onlar ile hükm ėder
ve
vâfir
taʿâm vėrir
32
nûru elleri ile örter
ve ȯŋa uğrayacağını ısmarlar
33
ȯŋa murâdını beyân ėder
sürű üzerine ya tahıl üzerine mi düşecekdir ¤
Otuz yedinci bâb
37
1
Buŋa da yüreḡim ditreyip yerinden sıçrar
2
ȯnuŋ korkulu âvâzını
ve ağzından çıkan sözünü
bir-hoş
diŋleyiŋ
3
ȯnủ cümle gökler altında
ve kendỉ nûrunu yeriŋ nihâyeti üzerine doğruldur
4
ȯndan soŋra sedâ ile kükrer ve yüceliḡiniŋ âvâzı ile
raʿd
ėder
hem savtı işidildiḡi gibi onları
taʿzîb
ėtmez
5
Taŋrı Teʿâlâ kendỉ âvâzı ile ʿaceb gürüldür
ʿazametler eyler de biz aŋlamazız
6
zîrâ kara ve ince yağmura
hem iri yağmura yere
nâzil
ol der
7
o her âdamı evde kapar
kendỉniŋ işçilerini bilmek içỉn
8
ve cânavar dahi gizlỉliḡine girip
kendỉ inlerinde sâkin olur
9
cenûbdan sağanak ve şimâlden sovuk gelỉr
10
Taŋrı Teʿâlânıŋ nefesinden doŋ gelỉr
ve sularıŋ bolluğu
müzayyak
olur
11
hem
iskâ
içỉn buludu
yürüldür
ve kendỉ nûruyla
sehâb
ları dağıdır
12
ve onlar
dolay yaŋa
cevelân
ėderler
işlenecek ve
meskûn
dünyânıŋ yeri yüzünde emr olunmuş işine göre
13
ȯnủ ya
teʾdîb
içỉn ya kendỉ yeri içỉn
ya ihsânı içỉn
vücud
a getỉrir
14
diŋle bunủ ėy Eyyûb
dur ve
Taŋrı
nıŋ ʿacâʾiblerini
teʾemmül
eyle
15
bilirmisin
Taŋrı
onları ne şekil kullanır
ve nice ki buludundan nûru
ziyâlat
dırır
16
buluduŋ
tevâzün
ü
ve kâmil maʿrifetliniŋ ʿacâʾîblerini bilỉrmisin
17
nice ki esvâbıŋ ısınırsa
yerde cenûbu sâkin
ėtdirdikde
18
dökülmüş
âyine
gibi
pek olan gökleri ȯnuŋ ile yaydıŋ mı
19
ȯŋa ne diyelim bize bildir
çün zülmetler ucundan sözü hâzır ėtmeziz
20
söylersem ȯŋa deyivėrilirmi
bir kimse söylese tahkîk telef olurdu
21
şimdi bile göklerde
rûşen
olan nûra bakmazlar
çün geçen rûzigâr onları temîzledi
22
ve altunlu nûr şimâlden gelỉr
pes
Taŋrı Teʿâlâ her tarafdan heybetli ve
zü'l-celâl
dir
23
bulamadığımız
ʿAlâ Külli Kâdir
iŋ kudreti
ve hükmü ve ʿadâletiniŋ çokluğu ʿazîmdir
ėzâ
ėtmez
24
ȯnuŋ içỉn adâmlar ȯndan korkalar
cümle ʿakıl sâhibleri ȯnủ görmeḡe kâdir deḡiller ¤
Otus sekizinci bâb
38
1
Ȯndan soŋra
Allah Teʿâlâ
Eyyûbe kendỉ kasırġası ile söyleyip dėdi ki
2
Kimdir bu ki maʿrifetsiz kelâm ile nasîhati
taġdiye
ėder
3
şimdi er gibi belleriŋi kuşan
saŋa sorayım da baŋa iʿlâm eyle
4
ben yeri temelledikde nerede idiŋ
idrâkiŋ var ise beyân eyle
5
ȯnuŋ ölçűlerini kim dizdi bilỉrseŋ eḡer
ya üzerine hattı kim çekmişdir
6
ȯnuŋ
kâʿide
leri neniŋ üzerine
rekz
olundu
ya köşe taşını kim kodu
7
sabâh yıldızları
bile
ırla
dıkda
ve Taŋrınıŋ cümle melekleri alkış ėtdikde
8
ve deryâ rahimden çıkarılıp çıkdığında
kapᵼlar ile kim kapadı
9
libâs
ını bulut ve dumanı kundak içỉn koduğumda
10
ve üzerine
farz
ımı sâbit ėtdim
hem ȯŋa
tırkaz
lar ve kapᵼlar takdım
11
ve dėdim ki tâ buraya dek gelesin artᵼğa geçmeyesin
hem
müvecik
iŋ ġurûrunu bunda alıkoyasın
12
hîç ʿömrüŋde sabâhâ emr ėtdiŋ mi
sehere yerini gösterdiŋmi
13
yeriŋ nihâyetlerini kaplamak içỉn
ki fâsıklar ȯndan sıvışalar
14
ve yeri
tıyn-ı mahtûm
gibi
tebdîl
ėtmek içỉn
ki libâs gibi dura
15
ve onlarıŋ ziyâsı fâsıklardan menʿ olunmak içỉn
hem yüce kol kırılmak içỉn
16
deryânıŋ deriŋliḡine girdiŋ mi
ve
kaʿr
ıŋ dibinde gezdiŋ mi
17
mevtiŋ kapᵼları saŋa açıldı mı
ve ölüm gölgesiniŋ bâblarını gördüŋ mü
18
yeriŋ
ʿarz
ına idrâkiŋ yetişdi mi
hepisini bilỉrseŋ deyivėr
19
nûr sâkin olduğu yol
kanda
dır
ve karaŋlığıŋ
makâm
ı nerededir
20
ki ȯnủ alıp kendỉ sınᵼrına getỉresin
ve ȯnuŋ eviniŋ yollarını aŋlayasın
21
belî
bilỉrsin
kaʾannahu
o zamân doğduŋ
ve günleriŋiŋ hisâbı çokdur
22
karıŋ
mahzen
lerine girdiŋmi
ve dolunuŋ hazînelerini gördüŋmü
23
ki ȯnủ sıklet zamânı
ve cenk ve
cidâl
günü içỉn sakladım
24
nûr
tevzîʿ
olunduğu yol nerededir
ve yer üzerine şark yeli nereden yayılır
25
taşkınlığa su yollarını
ve yıldırımıŋ şimşeklerine yolu kim taksîm eyledi
26
âdam olmadığı yere
ve bir kimse olmadığı
beriyye
ye yağdırmak içỉn
27
harâb ve
yebâb
yeri doyurmak içỉn
ve filisiŋ
mahrec
ini filislendirmek içỉn
28
yağmuruŋ babası var mı
ya çiḡiŋ
katre
lerini kim doğurtdu
29
buz kimiŋ karnından çıkar
ve göḡüŋ kırağısını kim doğurtdu
30
sular saklanıp taş gibi olurlar
ve
kaʿr
ıŋ yüzü
müncemmed
olur
31
Ülkeriŋ niʿmetlerini bağlayabilirmisin
ya
Sühâ
nıŋ
bend
lerini çözermisin
32
kendỉ vaktinde burcları
ihrâc
ėdermisin
ve
Râhim
i oğullarıyla götürebilirmisin
33
gökleriŋ
farz
larını bilỉrmisin
ȯnuŋ saltanatını yerde kurarmısın
34
seni sularıŋ çokluğu örtsün diyẻ
buluda âvâzıŋı kaldırabilirmisin
35
yıldırımlarını gönderebilirmisin
ki varıp saŋa işte biz hâzırız diyeler
36
âdamıŋ
derûn
una hikmeti kim kodu
ya ʿakla
izʿân
ı kim vėrmişdir
37
gökleri hikmet ile kim saydı
ve havâdan döküleni kim dikdirir
38
kaçanki
toz ezilip dökülür
ve kesekler birbirine yapışır
39
(39:1) Hîç arslana
şikâr
ını avlarmısın
ve arslancıklarıŋ
iştâh
ını doyururmusun
40
(39:2) inlerinde siŋdiḡi ve pusủ ėdip
mağâralarında yatdığı zamân
41
(39:3) karġaya ġıdâsını kim hâzırlar
yavruları Taŋrıya çığrışıp
yeyeceḡi olmadığından dolaşdığı zamân ¤
Otuz dokuzuncủ bâb
(Osm metindeki 39:1-3 için 38:39-41'e bakınız)
39
1
(4) Dağ keçileriniŋ doğurduğu zamânı bilỉrmisin
ve geyikleriŋ yavruladığını gözetdiŋ mi
2
(5) tamâm gebeliḡiniŋ aylarını saydıŋ mı
ve doğurdukları vakti bilỉrmisin
3
(6) eḡilirler
tenattüc
ėderler
ağrılarını yeyinledirler
4
(7) yavruları
tendürüst
olup büyürler
taşra çıkarlar ve artᵼk onlara dönmezler
5
(8) yâbân eşeḡini kim salıvėrdi
ve vahşî
himâr
ıŋ bendlerini kim çözdü
6
(9) ki ȯŋa beriyyede ev
ve tuzlalarda mesken kodum
7
(10) şehirleriŋ
hengâme
lerine güler
câbî
niŋ şamâtalarını işitmez
8
(11) araşdırdığı dağlar ȯnuŋ otlağıdır
ve her yeşili yoklar
9
(12) gergedân saŋa hizmet ėtmek istermi
seniŋ yemliḡiŋiŋ yanında gėcelermi
10
(13) gergedânı
nadas
ipi ile bağlayabilirmisin
seniŋ ardıŋdan dereleri sürüklermi
11
(14) kuvveti büyükdür diyẻ ȯŋa iʿtikâd ėdermisin
ve ȯŋa işiŋi ısmarlarmısın
12
(15) ȯŋa inanırmısın ki saŋa tohmuŋuŋ mahsûlünü gerỉ vėre
ve ȯnủ hirmeniŋe düşüre
13
(16) tâvûs kuşunuŋ nâzik kanadları
ve deve kuşunuŋ yeleḡi ve tüyü sendenmidir
14
(17) ki
yımurda
larını yere bırağır
ve onları toprak üzerinde ısıdır
15
(18) ve unudur ki ayak onları basa
ve sahrânıŋ hayvânı onları çíḡneye
16
(19) yavrularına merhamet ėtmez sânki ȯnuŋ deḡiller
zahmeti
sömeḡe
olup
bî-pervâ
dır
17
(20) zîrâ
Taŋrı
ȯŋa hikmeti unutdurdu
ve ȯŋa idrâkdan hisse vėrmedi
18
(21) yükseḡe kalkdığı zamân ata
ve ȯŋa binene güler
19
(22) ata kuvvet sen mi vėrdiŋ
ȯnuŋ boğazını kişnemek ile sen mi bezediŋ
20
(23) ȯnủ çekirgeyi gibi korkudabilirmisin
ȯnuŋ ʿazametli
sihâl
i heybetdir
21
(24)
dere
de
hafr
ėder
kuvvetde coşar
silâh karşᵼsına çıkar
22
(25) korkuya güler de ürkmez
ve kılıc yüzünden dönmez
23
(26) üzerinde tîrkeş ve yalabık
mızrâk hem
hişt
çıŋşa
rlar
24
(27) hücum ve darġınlıkda yeri yutar
ve inanmaz ki borủ sedâsıdır
25
(28) borủ çalındıkca hiy hiy der
ırakdan cengî beḡleriŋ hareketini hem
çığrış
ını kokular
26
(29) doğan seniŋ idrâkiŋle mi uçup
kanâdlarını cenûba açar
27
(30) kartal seniŋ ağzıŋıŋ emri ile mi kalkınır
ve yuvasını yüce yerlerde yapar
28
(31) kayada kayanıŋ eteḡinde
ve yanaşılmaz yerde konup sâkin olur
29
(32) oradan yeyeceḡi araştırır
ȯnuŋ gözleri ırakdan gözedir
30
(33) ȯnuŋ yavruları kan sorarlar
ve leş kanda ise onlarda onda
{Osm metindeki 39:34-38 için 40:1-5'e bakınız}
Kırkıncı bâb
40
1
(39:34) Ve dahi
Allah Teʿâlâ
Eyyûbe cevâb söyleyip dėdi ki
2
(39:35)
ʿAlâ Külli Kâdir
ile çekişeni
Taŋrı
teʾdîb ėder mi
kim ki Taŋrı ile
mübâhese
ėderse buŋa cevâb vėrsin
3
(39:36) o zamân Eyyûb Allah Teʿâlâya cevâb vėrip dėdi ki
4
(39:37) işte ben hakîrim
saŋa ne cevâb vėreyim
ağzıma elimi koyup sükut ėderim
5
(39:38) bir söyledim bir dahi söylemeyem
belki iki ammâ ziyâde ėtmeyem ¤
6
(1) Ve Allah Teʿâlâ kasırġâdan ol Eyyûbe cevâb vėrip dėdi ki
7
(2) Şimdi er gibi belleriŋi kuşan
saŋa sorayım da baŋa
iʿlâm
eyle
8
(3) benim hükmümü fesh ėdebilirmisin
ve sen sâdık olasın diyẻ beni
ilzâm
ėdermisin
9
(4) Taŋrınıŋ
bâzû
su gibi bâzûŋ var mı
ve ȯnuŋ gibi âvâzıyla gülebilirmisin
10
(5) imdi hâlen
ʿulv
ile donan
ve
şeref-i ʿizzet
ve şöhret ile
melbûs
ol
11
(6) ġazabıŋıŋ hiddetini
izhâr
eyle
ve her mağrûra bak da ȯnủ alçakla
12
(7) her
mütekebbir
e bak da ȯnủ çökdür
ve fâsıkları kendỉ yerinde
sahk
eyle
13
(8) onları
bile
toprakda gizlet
yüzlerini
mah
f
î
yerlerde de haps eyle
14
(9) ben de saŋa
mukırr
olayım
ki sağ eliŋ seni kurtarır
15
(10) işte seni gibi yapdığım
f
îl
sığır öküz gibi ot yer
16
(11) işte ȯnuŋ kuvveti bellerinde
ve zoru karnınıŋ göbeklerindedir
17
(12) kuyruğunu
erz
ağacı gibi salındırır
hâya
larınıŋ siŋirleri sarmaşıklıdır
18
(13) kemỉkleri bakır
çıbuk
ları
ve
ʿazm
ları demỉr pâreleri gibidir
19
(14) Taŋrınıŋ ʿamellerinden baş odur
ȯnủ yapan ȯŋa kılıcını yapışdırır
20
(15) dağlardan ȯŋa ot yetişilir
ki sahrânıŋ cümle hayvânları ȯnda oynarlar
21
(16) gölgeli ağaclar altında
kamış ve bataklarıŋ gizlỉ yerlinde yatır
22
(17) gölgeli ağaclar ȯnủ kendỉ gölgesi ile örterler
seylleriŋ söḡüd ağacları ȯnủ çevirirler
23
(18) işte o ırmağı
kabz
ėder ki tîz gitmeye
iʿtikâd ėder ki
Yârden
i ağzına çeke
24
(19) ȯnủ göze göre kimse tutar mı
kemendler komak içỉn burnủnu delebilir mi
{Osm metindeki 40:20-28 için 41:1-9'e bakınız}
Kırk birinci bâb
41
1
(40:20)
Leviyatan
ı dili altına batdırdığıŋ olta ile
ve sicim ile çıkarabilirmisin
2
(40:21) burnuna çengeli koyup
çeŋesini diken ile delebilirmisin
3
(40:22) saŋa niyâzı çok ėdermi
saŋa yavaşlıklar söylermi
4
(40:23) seniŋle
ʿahid
kesermi ki
ȯnủ ebedî kul olsun diyẻ alasın
5
(40:24) kuş ile oynar gibi ȯnuŋla oynayıp
ȯnủ kızlarıŋ içỉn bağlayabilirmisin
6
(40:25) yoldaşlar ȯndan ötürű ziyâfet ėdip
bâzirgân
lar arasında ȯnủ paylaşdırabilirmisin
7
(40:26) ȯnuŋ derisini kancalar
ve başını balıkcı
sıbkın
larıyla doldurabilirmisin
8
(40:27) gel üzerine eliŋi ko
artᵼk cengi aŋmayasın
9
(40:28) işte almayasıŋ ümîdi yalancılıkdır
görüşde bile insân yıkılır ¤
10
(1) Öyle
cerâʾet
li yokdur ki ȯnủ uyandıra
ya öŋümde duracak kimdir
11
(2) baŋa kim hibe ile
sebak
eyledi ki ben ȯŋa edâ ėdeyim
gök altında ne varise benimdir
12
(3) ȯnuŋ
aʿzâ
larını ve kuvvet hâlini
hem
terkîb
iniŋ güzelliḡini söylemeyince olmam
13
(4) ȯnuŋ yüzünüŋ
libâs
ını kim açar
iki kat
kantara
ile ȯŋa kim gelebilir
14
(5) ağzınıŋ kapᵼlarını kim açar
dişleriniŋ çevrelerinde korku var
15
(6) pek kalkanları
mütekebbir
nesnedir
her biri dar mühür ile kapalıdır
16
(7) birbirine yapışır da aralarına yel giremez
17
(8) birbirine katışık olup
yapışıklardır ki ayrılmazlar
18
(9) aksırışları nûru ziyâlandırır
ve gözleri seheriŋ kirpiklerine beŋzer
19
(10) ağzından yanar çıralar gider
âteş kığılcımları çıkar
20
(11) burun deliklerinden kaynar çömlekden
ya
kazġan
dan çıkar gibi tütün çıkar
21
(12) nefesi korları tutuşdurur
ve ağzından ʿalev çıkar
22
(13) kuvvet boynunda konar
ve kasâvet ȯnuŋ öŋünde takla kılar
23
(14) etiniŋ
vasla
ları bitişikdir
iç eti pekdir deprenmez
24
(15) yüreḡi taş gibi pekdir
ve deḡirmeniŋ alt taşı gibi
sulb
dür
25
(16) ȯnuŋ kalkışından
kavî
ler korkarlar
ȯnuŋ kırġınından mevte hâzırlanıp günâhdan arınırlar
26
(17) ȯŋa yetişen kılıc
mızrâk
hişt
ve
cebe
dayanmaz
27
(18) demỉri saman yerine
ve
nuhâs
ı çürük ağac yerine sayar
28
(19) yayıŋ oku ȯnủ kaçırmaz
sapan taşları ȯŋa aŋıza dönerler
29
(20)
mancınık
taşları aŋız yerine sayılırlar
mızrâğıŋ
raʿş
ine güler
30
(21) altında keskin saksı pâreleri var
kendỉye balçıkda keskin şeyleri döşedir
31
(22) deriŋ deŋizi çömlek gibi kaynadır
deryâyı maʿcûncunuŋ
havân
ına dönderir
32
(23) kendỉniŋ ardınca yolu
yalab
dır
sânki
kaʿr
şeyb
e dönmüş
33
(24) toprak üzerinde ȯnuŋ
misl
i yokdur
ki korkusuz yapılmış ola
34
(25) her yüceyi hor görür
cümle
ehl-i ri
f
ʿat
üzerine pâdişâhdır ¤
Kırk ikinci bâb
42
1
Ȯndan Eyyûb Allah Teʿâlâya cevâb vėrip dėdi ki
2
Bilirim ki her şeyʾe kâdirsin
ve kasd ėtdiḡiŋ şey menʿ olunmaz
3
kimdir bu ki nâdânlık ile
müşâvere
yi
taġdiye
ėder
ȯnuŋ içỉn söyler idim ammâ aŋlamazdım
benden
mah
f
î
idiler de bilmez idim
4
pes
diŋle ve söyleyeyim
saŋa sorayım da baŋa iʿlâm eyle
5
kulağımla seni işidirdim
ammâ şimdi gözüm seni gördü
6
ȯnuŋ içỉn söylediḡimi inkâr ėderim
ve tozda hem kül üzerinde
nedâmet
çekerim
7
ve oldu ki Allah Teʿâlâ bu sözleri Eyyûbe söyledikden soŋra Allah Teʿâlâ Elîfâz Temânîye dėdi ki üzeriŋe ve iki yoldaşlarıŋ üzerine ġazabım oldu ki benim hakkıma kulum Eyyûb gibi doğru söylemediŋiz
8
pes
şimdi kendỉleriŋize yedi buzağı ve yedi koçu alıŋ da kulum Eyyûbe varıŋ ve kendỉŋiz içỉn kurbân eyleyiŋ hem kulum Eyyûb siziŋ içỉn duʿâ eyleye ki ȯnuŋ duʿâsını kabûl ėdip size
taʿayyüb
ėtmem çün benim hakkıma kulum Eyyûb gibi doğru söylemediŋiz
9
bu kez Elîfâz Temânî ve Bildâd Sûhî ve Sofar Naʿamâtî varıp Allah Teʿâlâ onlara söylediḡi gibi ėtdiler • Allah Teʿâlâ dahi Eyyûbüŋ duʿâsını kabûl eyledi
10
ȯndan Allah Teʿâlâ Eyyûbüŋ alınmışını gerỉ vėrdi • yoldaşları içỉn duʿâ ėtdikden soŋra ve Eyyûbüŋ her nesi ki var idi ise iki kat artırdı
11
ve cümle karındaşları hem cümle kız karındaşları ve evvelden ȯnủ bilen cümlesi cemʿ olup ȯnuŋ ile evinde
etmek
yediler ve ȯŋa taʿziye ve Allah Teʿâlâ ȯŋa getỉrdiḡi cümle belâ içỉn
tesliye
eylediler hem herkes ȯŋa bir
nukre
ve bir altun
tavık
vėrdiler
12
ve dahi Allah Teʿâlâ Eyyûbüŋ soŋ hâline evvelkiden ziyâde bereket vėrdi şöyle ki on dört biŋ koyunu ve altı biŋ devesi ve biŋ cift öküz hem biŋ sıpaları var idi
13
ve ȯŋa yedi oğul hem üç kız oldu
14
kızlarıŋ birisine Yemima ve ikincisine Kezuʿa ve üçüncűsune Keren-Hafuk diyẻ adını kodu
15
ve bütün vilâyetde Eyyûbüŋ kızları gibi güzel ʿavratlar bulunmadı hem babası onlara karındaşlarınıŋ arasında mîrâs vėrdi
16
bundan soŋra Eyyûb yüz kırk yıl yaşayıp oğullarını ve oğullarınıŋ oğullarını gördü dört kuşağa dek
17
ȯndan Eyyûb koca ve
sâlhûrde
olup vefât eyledi ¤
(Eyyûb tamâm oldu)
(
Mâkabl
+
Ali Bey'in parafı
)